Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
kule reklam
kule reklam

Vatan Partisi’nden, Büyükşehir’e yanıt

Vatan Partisi İl başkanı

Vatan Partisi İl başkanı Emre Aykın, 1/25.000 Ölçekli Nazım İmar Planı Revizyonu’nun iptali hakkında, Muğla Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’na seslenmişti. Büyükşehir’den de, Aykın’a cevap gelmişti. Bunun üzerine Aykın bir açıklama daha yaparak Büyükşehir’e yanıt verdi.

“TARİHE NOT OLARAK DÜŞÜLMÜŞTÜR”

Vatan Partisi İl başkanı Emre Aykın’ın yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi;

“Vatan Partisi Muğla İl Yönetimi olarak 03/11/2023 günü Değerli Muğla Halkımız’ı bilgilendiren ve Muğla Büyükşehir Belediyesi yöneticilerini ihtar ve ihbar eden açıklamalarımıza, 08/11/2023 tarihinde cevap verildiği, basın yoluyla kamuoyu ile paylaşıldığı görülmüştür.

Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin bu talihsiz açıklamaları sonuçlarıyla birlikte tarihe not olarak düşülmüştür. Büyükşehir Belediyemiz, ne yazık ki, “Hukuk” u kendi öznel görüşlerine göre hayal ürünü niteliğinde tasavvur edip sunmaktadır. “İmar Mevzuatı”nı da bilimsel nitelikleri ile algılayamadıklarını düşündüğümüz yanıtlar sunmuşlardır. Bu tutumları ile “Halk”ın aklıyla oynamaktadırlar. Bu büyük kurumun temsilinde, -eğer ki hukukun üstünlüğüne dair söylemleri gerçek ve samimi ise- bu şekilde art arda vahim hatalar yapan mevcut yönetim ve Başkan Sayın Dr. Osman Gürün’ün “saydamlık, objektiflik, iyiniyet ve hukuk devleti” ilkelerine riayet ederek, daha önce ihtar ettiğimiz üzere, hukuken gerçek olanı itiraf edip Muğla Halkı’ndan özür dilemesi gerekmektedir. Hatta kusurlarının ağırlığı, halka mal olmuş yönetici vasıfları karşısında, istifayı da gerektirir. Buna karşılık; hatalı ve yanıltıcı cevaplar ile halkın nabzını kendi lehlerine kontrolde tutma çabalarına anlam veremiyoruz. Halkımızın önünde tüm gerçekleri tüm çıplaklığı ile konuşmak sorumluluğundayız!

“İMAR SKANDALI NİTELİĞİNDEDİR”

1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’nın idari yargı kararı ile iptal edildiği ve iptal kararına Büyükşehir Belediyesi’nce itiraz edilmediği, iptal kararının kesinleştiği hususunda yanıt açıklamasında da kabul gördüğü üzere şüphe yoktur. Bu aşamadan sonra gelişen olaylar ve işlemler ise güven sarsıcı bir imar skandalı niteliğindedir. İptal edilen 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’nın geriye dönük olarak ortadan kalkması karşısında plansız kalan şehrin imar yönetimi, dayanağı ortadan kalkan Revizyon Planı ile sürdürülmüştür.

“MUĞLA HALKI’NA KARŞI AĞIR KUSUR VE SUÇ OLUŞTURMAKTADIR”

Muğla Büyükşehir Belediyesi bu yolla, kimse sesini çıkarmadığı sürece “gayri yasal idare edilebilirlik imkanı verecek” bir yöntem üzerinden hukuku dolanmıştır. Bu da açıkça Büyükşehir Belediyesi’nin hükmi şahsiyetine, kamu hukukuna, Muğla Halkı’na karşı ağır kusur ve suç oluşturmaktadır. “özrü kabahatinden büyük olan” Büyükşehir Belediyesi’nin yanıtlarında değinilen hususlar dikkate alınırsa:

“HUKUKEN YOLU YOKTUR”

1-        İptal kararına itiraz edilmeme nedeni, 1/25.000 ölçekli planın dayandığı üst ölçekli planların varlığı olarak açıklanmaktadır. İptal edilen plana karşı işlem yapılması gereği olmadığı kanaatine varmışlardır. İmar Hukuku’nun değişmez ilkeleri “Planların Hiyerarşisi” ve “Kademeli Birliktelik İlkesi” dir. Bir alt ölçekli ve bir üst ölçekli planın 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’na ikame edilmesi yahut yerine uygulanmasının hukuken yolu yoktur. Revizyon İmar Planı da aynı şekilde dayandığı planın ortadan kalktığı koşulda ana plana ikame edilerek uygulanması mümkün bir işlem türü değildir.

Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği 6. Maddesi gereğince; (1) Mekansal planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından Mekansal Strateji Planları, Çevre Düzeni Planları ve İmar Planları olarak hazırlanır. Buna göre planlama kademeleri, üst kademeden alt kademeye doğru sırasıyla; Mekansal Strateji Planı, Çevre Düzeni Planı, Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından oluşur. (2) Mekansal planlar, plan kademelenmesine uygun olarak hazırlanır. Her plan, planlar arası kademeli birliktelik ilkesi uyarınca yürürlükteki üst kademe planların kararlarına uygun olmak, raporu ile bütün oluşturmak ve bir alt kademedeki planı yönlendirmek zorundadır. Görüldüğü üzere Revizyon Planı adı altında planlar hiyerarşisi içinde kademelenen bir plan türü bulunmamaktadır.

1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’nın yokluğunun kabullenilmesi ve sonucunda alternatif çözüm arayışına gidilmesi de hukuka ve yasaya aykırıdır. Bu doğrultuda verilen bir karara örnek olarak: Danıştay 6. Dairesi’nin 09.12.2013 tarihli ve E: 2012/915, K: 2013/8099 sayılı kararında 1/1000 ölçekli uygulama imar planının, 1/5000 ölçekli nazım imar planı olmadan, sadece özel niteliği olan 1/25000 ölçekli plan tarafından yönlendirilmesi imar mevzuatında öngörülen kademeli birliktelik ilkesine uygun düşmediğinden, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı uyarınca hazırlanacak daha somut belirlemelere yer veren 1/5000 ölçekli nazım imar planı sonrasında, buna uygun olarak uygulama imar planı hazırlanması suretiyle uygulamaya geçilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Buna karşılık 1/25.000 lik planın yokluğunu hukuk mantığına sığmayan bir şekilde sorun görmeyen anlayış, idarenin ciddiyetine ve güvenilirliğine uygun düşmemektedir.

“HUKUKİ NİTELİKTE BİR PLAN GİBİ ALGILATILMAK İSTENMEKTEDİR”

2-        Revizyon Planı’nın 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’nın iptali öncesinde onaylandığı iddiasına sığınılmakta; “Revizyon İşlemi” imar planı ile aynı hukuki nitelikte bir plan gibi algılatılmak istenmektedir. Bu çabanın hukukumuzda yasal dayanak bulma imkânı yoktur. “Revizyon Planı”; “…Her tür ve ölçekteki planın ihtiyaca cevap vermediği veya uygulamasının mümkün olmadığı veya sorun yarattığı durumlar ile üst ölçek plan kararlarına uygunluğun sağlanması amacıyla planın tamamının veya plan ana kararlarını etkileyecek bir kısmının yenilenmesi sonucu elde edilen plandır…” Revizyon Plan’ının, tek başına müstakil şekilde düzenlenebilir ve salt kendi içeriği içinde ayakta kalabilir bir planmış gibi açıklanması, ayrı bir ana idari işlem niteliğinde sunulması, halkı kandırmaktır. Revizyon Planı mevcut bir imar planı üzerinden yapılan işlem niteliğindedir.  Tek başına bir plan türü değildir. Mevcut planının omurgasını sarsma riski nedeniyle de idarece kaçınılması gereken bir işlemdir. 3 nedenle düzenlenebilir: (1) Ana planın ihtiyaca cevap vermemesi (2) Uygulamasının mümkün olmaması (3) Üst kademe plan kararlarına uygun olmaması, ancak ana plana bağlı bir revizyon planının düzenlenmesine cevaz verir.

Bununla birlikte de bir takım soruları beraberinde getirir:

(1)       Büyükşehir Belediyesi, yürürlüğe girmesini takiben 2 sene içinde tümü iptal edilecek nitelikte Şehircilik İlkeleri’nden bihaber ve ihtiyaca cevap vermeyen bir nazım imar planı mı hazırlamıştır?

(2)       Aslında hatalarının da farkında olarak, Şehir Plancıları Odası’nın açtığı iptal davasında dosyanın tekemmül ettiği aşamada ve tarihlerde bugünkü haksız savunmalarına dayanak olsun diye mi kendilerince çözüm niteliğinde dava devam ederken İmar Planı’nın revizyonu işlemine sığınmışlardır?

(3)       Henüz çok taze olduğu aşamada 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’nın uygulanamaz bir içerik ve niteliği mi söz konusudur, yeni hazırlanan bir plan için bu kusur affedilebilir mi?

(4)       Üst kademe plan kararlarından da mı bihaber şekilde plan hazırlanmıştır da, üst kademe plan ile uyum sağlamaması mı revizyon işlemini gerektirmiştir?

(5)       Bu halde; idari yargıda verilen iptal kararının doğurduğu sonuç huzurunda, İdare Hukuku’nun “geriye yürüyen ve işlemi hukuk dünyasında hiç doğmamış kabul eden” ilkesi ve “iptal edilen işlemi dayanak alan tüm işlemlerin de ortadan kalkacağı” prensibi karşısında Bilimsel ve Nesnel olarak ortaya aslında Muğlamız’ın bugüne kadar Büyükşehir Belediyesi’nce düzenlenmiş geçerli ve yasal 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’nın olmadığı ve bu yokluğun bugün de sürdüğü sonucu ortaya çıkmamakta mıdır?

İptal davalarının özelliği gereği, dava konusu idari işlemin, kurulduğu tarihten geçerli olmak üzere hukuksal varlığına son verilmektedir. Böylece hukuka aykırı olduğu belirlenmiş olan idari işlemin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılarak hukuk düzeninin korunması amaçlanmıştır. Bir başka anlatımla iptal davalarıyla idarenin hukuka aykırı tasarruflarda bulunması, kararlar alması önlenerek, hukuka bağlılığı sağlanmaya çalışılmaktadır.

İmar Hukuku’nun en önemli ilkesi işlemin sebebinin hukuka uygun olmasıdır. İmar planının iptali halinde buna dayanılarak tesis edilen uygulayıcı işlemler de dayanaksız kalırlar. Öyle ki bir işlem hukuka aykırı bulunarak iptal edildiğinde, buna dayanarak kurulan diğer tüm işlemler hukuken dayanaksız duruma gelirler; diğer deyişle zımnen iptal edildikleri kabul edilir.  

3-        Revizyon Planı’nın bütününe yönelik bir dava bulunmadığı, bütününe yönelik bir karar da verilmediği, davamızda kısmi iptal talebinin söz konusu olduğu vurgusu da yanıltıcı olmakla, Büyükşehir Belediyesi’ni içine düştüğü ağır kusurundan kurtaramaz. Açılan davada, ilgili parselin 1/1000 ve varsa 1/5000 ölçekli planlarının iptali ile Belediyece düzenlenen 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’nın iptali istenmiştir. 1/25.000 ölçekli plandan gelen yasal sorumluluğu nedeniyle Büyükşehir Belediyesi davada hasım gösterilmiştir. Değerli Halkımız şunu bilmelidir; “Hukuken Var Olmayan Bir Plana Bağlı Olarak Düzenlenen Revizyon İşleminin De, -Büyükşehir Belediyesi’nin Vakıf Olamadığı- İdare Hukukunun Temel İlkeleri Huzurunda Tek Başına Hukuken Ayakta Kalması Mümkün Olmadığından” revizyon planı da tamamen ortadan kaldırılmıştır. İmar Hukuku’na hakim olan bu anlayış ve kuralın örnek temsil eden bir düzenlemesi olarak Mekansal Planlar Yönetmeliği md.21/2 hükmünde dahi, uygulama imar planlarının yürürlüğü nazım imar planının kesinleşmesine bağlanmış iken; Büyükşehir Belediyesi’ne göre, düzeltme işlemi niteliğinde bir revizyon dahi, var olmayan imar planına bağlı şekilde yürürlükte tutulabilmektedir.(?)

4-        Halkının karşısında saydam olamayan, kusur kabul edemeyen ve yine özür dileme erdemine yanaşmayan Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamasında; 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’nın bütünün iptaline yönelik herhangi bir karar verilmediği iddia edilerek davanın temyiz sürecinde olduğu vurgusu üzerinden (halen talihsizce) sanki ortada geçerli bir plan varmış, kesinleşmeyen bir karar var da hüküm ifade etmesi mümkün değilmiş gibi davranılmaktadır. Bilinsin ki bu aldatmacanın son noktasıdır! Öncelikle; idarenin yasal sorumluluğu, ortadan kalkan nazım imar planı dayanak alınarak yapılmış tüm plan ve işlemleri de, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu md.28/1 gereğince en geç otuz gün içinde ortadan kaldırmaktır. Tutumu ve tavrı hukuktan yana olmayan Büyükşehir Belediyesi’nin (iptal kararı sonrasında gerekli iş ve işlemler yapılmıştır) iddialarının aksine bu yönde gereğini yapmadığı görülmektedir. Diğer deyişle; revizyon planının iptal edilmesi için ayrı bir davaya da ihtiyaç bulunmamaktadır. Açılan dava ile iptal edilmiş olmasının nedeni, Büyükşehir Belediyesi’nin (adeta hile niteliğinde bir tasarrufla), dayanağı ortadan kalkarak geçmişe dönük batıl hale gelen Revizyon Planı üzerinden, yurttaşı bağlayıcı işlemler yapıyor olması ve imar yönetimini bu hukuksuz plan üzerinden gerçekleştiriyor olmasıdır. Hali hazırda iptal kararı da bu yönde bir gerekçe sunmaktadır.  Anılan hükme göre, idare mahkemesinin 1. Derece Mahkemesi sıfatı ile verdiği ilk karar icra edilir ve hüküm doğurur niteliktedir. Danıştay’da temyiz incelemesinde olması da hükmün icra edilebilirliğine engel oluşturmamaktadır. Büyükşehir Belediyesi, iptal kararına rağmen ve karar sonrasında hangi alt ölçekte planları askıya çıkardığını ve dayanaksız kalan Revizyon Planı’na uyarak hangi tasarruflarda bulunduğunu da açıklamalıdır!

5-        Büyükşehir Belediyesi’nin 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı’nın iptal edilmesine itiraz etmemesinin gerekçesi olarak bir alt ölçekli planların 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na dayanarak yürütülebileceği iddiasıdır. OYSA; Danıştay 6.Dairesi 2018/9014 E. – 2022/101 K.sayılı 05.01.2022 tarihli ilamında; “…uyuşmazlık konusu taşınmazı kapsayan alanda kabul edilen 1/25000 ölçekli nazım imar planında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verildiği görüldüğünden, üst ölçekli bu plan kararları doğrultusunda hazırlanarak kabul edilen dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında hukuka uygunluk, …bulunmamıştır…” demekle, üst ölçekli planların, kendiliğinden ortadan kalkacak olan alt ölçekli planlara yürürlükte kalma şansı tanımayacağını açıkça güncel olarak ortaya koymuştur.

6-        Revizyon Planı’nın iptal kararından önce alındığı ve yürürlükte olduğu savının, İdare Hukuku’ndaki teknik karşılığı “Kazanılmış Hak” savunmasıdır. Her ihtimalde; hiç hüküm ifade etmemiş sonucunu karşılar şekilde geriye dönük ortadan kalkan imar planının, beraberinde kendisini dayanak alan işlem ve revizyonları da kendiliğinden ortadan kaldırmış olduğu hukuki gerçeği açıkladığımız gibi kuşkusuz sabit olmakla; yine bilindiği üzere; imar planları genel düzenleyici işlemlerdir ve düzenleyici işlemler kaldırılmaları ve değiştirilmeleri her zaman mümkün olan işlemlerden olduklarından, kural olarak kazanılmış hak oluşturmazlar. Yalnızca, bu işlem ve planlara güvenle hak elde eden kişilerin hakları korunur. Danıştay’a göre kazanılmış hak ancak idari karar ve işlemin kişisel sonuca dönüşmesi ile mümkündür. Dayanağı da idarenin kararına güvenle hakkını elde eden yurttaşın “Hukuk Güvenliği” ilkesi ile korunması halidir. Danıştay’a göre, imar planları bu nitelikleri gereği planlarda yapılan değişiklikler bakımından kazanılmış hak oluşturmazlar. Kazanılmış hakkın incelenmesi ise sadece uygulama imar planları yönünden kişisel sonuçlar çerçevesinde mümkündür. Hali hazırda hukuka aykırı işlemler kazanılmış hak doğurmaz. Dolayısıyla; iptal olan imar planını, revizyonu üzerinden sürdürmek bilinçli ve kasıtlı olarak hukuku dolanmaktır!

Büyükşehir Belediyesi, bir yandan yargı erkinin karar ve takdirine halen direnme çabası içinde iken, diğer yandan Halk’ın öngörülebilirlik hakkını ve hukuki güvenliğini elinden almaktadır. Hukuk Devleti’nde Halk, yasalara ve idarenin düzenleyici işlemlerine ve kararlarına itibar edip güvenerek kendi işlem ve tasarruflarını düzenler. Bunların bu denli büyük hatalar ile bu denli basit sebeplerle bir anda ortadan kalktığı sonucunun yaşanması da toplum için ağır bir yaradır. Kendi eliyle ve kusuruyla meydana getirdiği bu sonucu siyasi rant kaygısıyla kabullenmekten kaçınıp, demagojik yanıltıcı söylemler ile halkın nabzını yönetmek isteyen Büyükşehir Belediyesi Yönetimi’nin sorumsuzca sunulmuş açıklamaları, Yerel Yönetim’in itibarını da, bağlı bulundukları siyasi partinin itibarını da zedelemiştir. Unutulmasın ki; Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’nın bağlı bulunduğu siyasi partinin tüzüğünde kabul gören ilkeler ile Çoğulcu ve Katılımcı Demokrasi Anlayışı karşısında, açıkladığımız suça konu tasarruflar birbiri ile açıkça çelişmiştir. Yine; Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi’nde kararlarda irade gösteren üyeler ile siyasi partilerin bu konuya karşı sessizliği, akıllara, “Halk’ın menfaatlerinin ve anayasal ilkelerin önüne geçmiş bir işbirliği mi var?” sorusunu akıllara getirmektedir. Bu tabloda da en çok Demokrasi ve Hukuk Devleti zarar görmektedir. Vatan Partisi Muğla İl Yönetimi olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş felsefesine, Altı Ok ilkelerine ve Atatürk Devrimi’nin ahlaki yüksek insanlık değerlerine bağlı kalarak, Halk’ı kandıran veya karşısına alan her türlü eylem, tasarruf, kurum ve kişinin karşısında olmaya devam edecek; Cumhuriyet Devrimi’nin yegane kalesi vazifesinde Halk’ın hak ettiği ve iradesi ile yönetimde söz sahibi olduğu yaşanabilir Muğla’mızı gerçekten katılımcı ve çoğulcu demokrasi anlayışıyla Halkımız ile birlikte inşa edeceğiz.”