Günümüz koşullarında bir realite var ki, yadsınamaz.
Gelişmeler ayan beyan ortada olduğu için farklı yaklaşımlar içerisinde de bulunulamaz.
O nedenle, Türkiye genelinde sıkıntı içerisinde olan kurumlardan birinin BASIN ve BASIN KURULUŞLARI olduğuna kuşku yok.
Bilhassa içinde bulunduğumuz koşullarda.
Buna yönelik gelişmeler ayan beyan ortada olduğu için aksi de iddia edilemez.
***
Aslında gözlenen gelişmeler sadece içinde bulunduğumuz süreci kapsamıyor.
Neresinden bakılsa, yarım asırlık sürede tabir yerindeyse, basın teşekküllerine bakış açısı bağlamında değişen bir şey yok.
Dense ki dün ne ise bugünde aynı!..
Neredeyse bir arpa boyu yol alınmış değil…
Hal böyle iken şayet bir değişiklik olmaz.
Basın ve basın kuruluşlarına yaklaşımlarda bir farklılık olmazsa, özellikle demokratikleşme açısından sıkıntı içerisinde olduğumuzun resmidir.
***
Bu arada şu denebilir.
Özellikle Ulusal düzeyde işlevlerini sürdüren basın organları, bilhassa gazeteler istedikleri gibi yazıp çiziyorlar.
Çarpıcı olarak nitelendirilen manşetler atmaktan çekinmiyorlar.
Hem de koşullar dikkate alınmaksızın.
Hal böyle iken basın özgürlüğünden dem vurmak niye?
Bu durumda, bir kısıtlamanın olmadığı yaklaşımı içerisinde olunabilir.
Ama değil!..
Bir takım çekinceler söz konusu olduğu için gelişmeler tüm ayrıntılarıyla aksettirilmiyor.
Gelişmelerin özü halkın ilgili ve bilgisine sunulurken, “basın ahlak ilkeleri” nedeniyle bir takım ayrıntılar, kendi içinde saklı tutuluyor.
Dolayısıyla bu durum, genel anlamda basın özgürlüğünün gündeme getirilmesine neden olmaktadır.
***
Gelişmelerin seyri bu şekilde olmasına karşın, cevap arayan bir takım soruların olduğuna kuşku yok.
Tüm dünyada, ilişkin olarak Türkiye’de basın gerçekten özgür mü?
Dünyada konuşlanan basın teşekkülleri, hiçbir engele takılmadan her neviden gelişmeleri, halkın ilgili ve bilgisine sunabiliyorlar mı?
Bir farkla işlevler sürdürülüyor.
Yasaların belirlediği müeyyideler çerçevesinde suç teşkil eden fiiller hariç, gelişmeler ayrıntılarıyla aksettiriliyor.
Hal böyle iken zaman zaman vaki şikâyetlerin olması neden? türünde yaklaşımlar sergilenebilir.
Aslında olayın anlaşılmayacak bir yönü yok.
Hangi fiillerin suç teşkil ettiği yasalarla belirlendiği halde, farklı yaklaşımlar içerisinde olanlar!
Bir yerde, yasaları bilinçli ve ya değil yok sayanlar adına hukuki işlemlerin yapılması, ihlal nedeniyledir.
***
Ülkemizde en fazla sıkıntı çekilen konulardan birinin, halkın hangi fiillerin suç teşkil ettiği konusunda yeterince bilgili sahibi olmamasıdır.
Bu konuda kuşku yok.
Dolayısıyla vatandaşımızın çoğu kez suç teşkil eden fiiller içerisine girmeleri bu yüzden.
Kabul edelim ki bu durum basın teşekkülleri ve mensupları içinde geçerli.
Nasıl hareket edileceği konusu, özellikle basın ve ahlak yasasında tüm ayrıntılarıyla belirtilmiştir.
Ast olan aynı müeyyideler doğrultusunda hareket etmektir.
Bu tür yaklaşım gösterdiği sürece sorun yok demektir.
Buna karşın farklı eğilimler içerisinde olmak, beraberinde bir takım cezai müeyyideler getirir.
***
Gözlenen gelişmeler bağlamında ülkemizde Basın Teşekkülleri ve Mensupları hangi konumdaydı?
Konuya ilişkin yapılan değerlendirmeler üzerine Türkiye’nin, Dünya Basın Özgürlüğü İndeksinde, 180 ülke arasında 149. sırada yer aldığı görülüyor.
Bu oran 2021 yılında 153 rakamına ulaşıyor.
Sonuçta bir realite var ki yadsınamaz.
Anayasada karşılığını bulan ”Halkın Haber Alma ve Bilgi Edinme Hakkı” açısından önemli bir işlevin sahibi basın kuruluşları ve mensuplarının, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir takım sıkıntılarla yüz yüze olduğuna kuşku yok.
YORUMLAR