Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
kule reklam
kule reklam

Türkiye Sakatlar Derneği Muğla Şube Başkanı Şenol; “YİNE DEPREM, YİNE ÖLÜM VE GÖZYAŞLARI”

Türkiye Sakatlar Derneği Muğla

Türkiye Sakatlar Derneği Muğla Şube Başkanı Elif Şenol, 11 ilde gerçekleşen depremin ardından yaptığı yazılı açıklamada, “Yine deprem, yine ölüm ve gözyaşları içerisinde çaresizce izliyoruz” dedi.


Türkiye Sakatlar Derneği Muğla Şube Başkanı Elif Şenol şunları söyledi:
“Öncelikle yaşanan depremler hepimizi derinden yaralamış ve sarsmıştır. Hepimizin bir parçası orada kalmıştır. Hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allahtan rahmet diliyor, yaralı kurtulanların bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını umut ediyoruz. Türkiye 1903 yılından bu yana Muş/Malazgirt, Erzincan, Gölcük, Sakarya, İstanbul, Düzce, Elazığ, İzmir ve son olarak Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizde binlerce insanımızı kaybetti, onlarca insanımız da sakat kaldı. Deprem haberiyle uyandığımız saatlerden itibaren, sosyal medyada bölgede yaşayan ve hatta enkaz altında kalanların yardım çağrılarına tanık olduk. Bölgeden bize ulaşan, bölge insanlarından kamuoyuna yansıyan bilgiler çok üzücü, yardım isteyen insanların isteklerine zamanında ve yeterince yanıt verilemediği acı bir gerçeğimiz. Enkaz altında kalanlar açısından yaşamsal öneme sahip ilk 48 saatin hızlı ve etkili şekilde kullanılamadığı çok açık olarak ortaya çıkmış durumdadır. Deprem kadar ölümcül olan dondurucu soğuklar karşısında depremden kurtulanların acil barınma, ısınma ve beslenme ihtiyaçlarının sağlanamaması da bir başka büyük sorun olarak yaşanmıştır. Üzerinden üç haftadan fazla zaman geçmiş olmasına karşın halen depremzedelerin gereken temel ihtiyaçlara erişiminde sorun yaşanmaktadır. Bilimsel açıdan yapılan açıklamalardan öğreniyoruz ki, bölgede böylesi bir deprem her an beklenmekteymiş. Bunu AFAD yetkilileri de rapor haline getirmiş. Ama beklenen bu afete karşı yeterli bir hazırlık yapılamadığı için, afet büyük bir felakete dönüşmüştür.”
ATAMALAR LİYAKATE GÖRE YAPILMAMIŞTIR…
Şenol, açıklamasına şöyle devam etti:
“Hayati öneme sahip kurumların yönetimlerine atamalar liyakate göre yapılmamıştır. Her kurum adeta yandaş kayırma ve garantili gelir kapısı olarak değerlendirilmiştir. Haliyle bilgi ve yetkinliği olmayanların yönetici olduğu kurumların görevlerini yapabilme kapasitesi de kalmamıştır. Bölgede ilk günden itibaren yüzlerce dernek, sendika, vakıf, siyasi parti, binlerce gönüllü vatandaş canla başla çalışmış ve halen çalışmaktadır. Oysa AFAD’ın yaptığı açıklamalara bakın bir iki derneği veya vakfı görebilirsiniz. Sorulsa hemen akredite STK diyeceklerdir. Birçok belediye, kurum ve kuruluş ve hatta özel kuruluş ve kişi barınma konusunda halka destek vermiş olmasına rağmen AFAD açıklamalarında sadece Diyanet İşleri Başkanlığı yer almaktadır. Oysa Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye Afet Müdahale Planı’nda böyle bir görevi yoktur. Yine barınma konusunda destek çözüm ortağı olarak görevli kurumlardan biri olan ve bir çadır skandalı yaratan Kızılay, son yaptığı açıklamada bizim görevimiz beslenme ile ilgiydi diyebilmektedir. Afat Müdahale Planı’na göre beslenme sorununu çözmekle yükümlü (ana çözüm ortağı) Kızılay alana geç gelirken, isimleri sayılmayan onlarca kurum, kuruluş, kişi bu işi yapmaya başlamışlardır. Artık olay seçimlerin öncesinde propaganda savaşına dönüşmüş haldedir. İnsanlar can derdine düşmüşken iktidar bütün yapısı ile durumu kendi lehine çevirebilme çabası içine girmiştir. Bu insanları daha da inciten bir başka sorun olmaktadır. Bakanların ve Valilerin kameralarla dolaşması, bölgedeki hiçbir sorunu çözmemiştir. Çözüm beklenen devlet kurumları olmayınca, vatandaşımız kendi canını malını kendi imkanları ile kurtarmak zorunda kalmıştır. Şimdi ise geriye kalanlar için çok büyük bir mücadele zamanı başlamıştır. Henüz depremin artçılarının bitmediği bir günde onlarca sarsıntının yaşandığı ve bunun birkaç yıl süreceği açıklanmasına rağmen hemen konut yapım ihalelerine başlanmaktadır. Bu depremin olacağı yıllar öncesinden bilinmesine ve beklenmesine rağmen gerek inşaatların yapımında gerekse afet halinde kurumların organizasyonu ve yardım stokları bakımından gerekli adımların atılmaması en büyük yanlış olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada birkaç müteahhidi suçlamak ve günah keçisi ilan etmek yanlıştır. Bir inşaatın yapımında birden fazla sorumlu kişi ve kurum vardır. Herkes zincirleme sorumludur. Yıkılan binalarda yaşanan can kayıpları nedeniyle sorumlu herkes kasten adam öldürmekle suçlanmalı ve buna göre yargılanmalıdır. ”