TAKDİRE ŞAYAN BİR YAKLAŞIM  

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığının çeşitli girişimleri yanında bir yaklaşımı vardı ki, ne denli yerinde girişim olduğuna kuşku yoktur.

Kaldı ki olamazdı da…

Kimler nasıl bir yaklaşım içerisinde olsa, kendilerine göre bir yorum getirseler de söz konusu HERKESE BAYRAK dağıtımı, yerinde olduğu gibi duyarlılıktır.

Hal böyle iken aksi düşünülemez ve de farklı yaklaşımlar içerisinde olunamazdı.

Bu düpedüz, ülkemizin emperyalist devletler tarafından istila edilmesini içine sindiremeyen Mustafa Kemal ve vatan sevdalılarının, tarihte örneği görülmeyen vatan sevgisini içeren yaklaşımlarına, gönülden takdir etmenin fiili göstergesidir.

Sonra nasıl takdir edilmezdi!

Bu mücadele, vatanının selameti için ölümü hiçe sayarak düşman güçleri üzerine atılan ülke sevdalılarının kahramanlık destanıdır.

                                                                      ***

Kabul etmek gerekir ki, aynı süreçte halkımızın sergilediği yaklaşımlar her türlü takdirin üzerindedir.

Üstelik bunun ölçüsü de yoktur.

Belirttiğim gibi olamazda.

Eğer, yurdumuzun önemli kesimleri, çok sayıda emperyalist ülkeler tarafından istila edilmiş,

Çoğu yerler muhasara altına alınmışsa…

Ki aynısıyla vakiydi.

Geride tek alternatif kalmıştı.

Ya, dış güçlerin ülkemize istila girişimleri sineye çekilecek!

Ya da var gücümüzle yurdumuzu savunacaktır.

“Ya istiklal ya ölümdü.”

Başkaca hiçbir alternatif yoktu.

                                                                        ***

İşte böylesine koşulların pekte elvermediği ortamda olağanüstü bir gelişme yaşanmış, ülkemizin üzerine bir güneş doğmuştu.

Bu bir yerde, yurdumuzun düşman güçlerinden arındırılıp, emin adımlarla geleceğe uzanmasını sağlayan ümit ışığıydı.

Nitekim aynısıyla vaki olmuş,

Anadolu’dan bir ses yükselmişti.

Bu sesin sahibi Mutafa Kemal’den başkası değildi.

Derken nice kahraman vatan evlatları, Ankara’da onun etrafından toplanırlar.

Uzun istişarelerden sonra ortak bir karar alınır.

Her ne olursa olsun, ülkemizi düşman güçlerinden arındırmak için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz.

O meşhur slogan bir kez daha seslendirilir.

“Ya İstiklal, Ya ölüm”

Başkaca hiçbir alternatif yoktur.

                                                                      ***

Vatan savunması adına Mustafa Kemal’in önderliğinde ortak bir karar alındıktan sonra, kuvvet komutanları cephelerine gitmişlerdi.

Her bir komutan askerlerine seslenir.

“Evlatlarım, ülkemiz zor şartlardan geçiyor.

Bilindiği gibi vatanımızın bir kısım toprakları, yabancı güçler tarafından işgal edilmiş durumda.

Bunu içimize sindirmemiz mümkün değildir.

Biz, asırlardır hür ve bağımsız yaşamış bir milletiz.

Şimdi, ya ülkemizin her kesimini düşman güçlerinden arındıracağız,

Ya da son düşman askeri kalmadan savunacağız.

Artık bizim için tek yol vardır.

Ya istiklal Ya ölüm…”

                                                                                  ***

Mustafa Kemal’in bu konuşması öylesine etki yaratmıştır ki, tüm kuvvet komutanları biran önce belirlenen cephelere gitmek için can atmaktadır.

Ve giderler.

Bu öylesine vatan aşkı ve sevginin tezahürüdür ki, kısa süre içerisinde elde edilen zaferler yurt sathına yayılır.

İnönü, Dumlupınar, Sakarya, Anafartalar cephelerinden, savaştan zaferle çıkıldığının işaretleri birbiri ardı sıra gelir.

En son İzmir’de işgal kuvvetleri arasında yer alan Yunanlıların Ege Denizine dökülmesiyle ülkemiz, yabancı güçlerin işgalinden tamamen arındırılmıştır.

Bunun üzerine ülkemizin her kesiminde bayram çığlıkları atılarak, kurtuluş zaferi kutlanır.

Böylelikle ülkemiz, Mustafa Kemal ve kahraman askerlerin insanüstü gayretleri üzerine emperyalist güçlerin istilasından kurtulmuştur.

Dolayısıyla aradan geçen süre içerisinde nice özel günlerde vatandaşlarımız ELLERİNDE BAYRAKLARLA hür ve bağımsız bir ülke olmanın onur ve mutluluğunu, TAKDİRE ŞAYAN BİR YAKLAŞIMLA kutlamaktadır.