Geçtiğimiz hafta içerisinde önemli bir olayla yüz yüze geldik ki üzülmemek, dahası kahrolmamak elde değildi.
Buna karşın sanılmasın ki bu abartılı bir yaklaşım.
Olay bir yerde ajite ediliyor.
Kesinlikle değil…
Eğer, ülke olarak sahip olduğumuz en değerli varlıklarımız arasında yer alan ormanlarımız, geçmişte nice yıllarda gözlendiği gibi bir kez daha büyük tehlike ile yüz yüze gelmiş,
Beraberinde bir kısım ormanlarımız yangına maruz kalmışsa…
Ki aynısıyla vakiydi.
Kesinlikle abartı değildir.
Üstelik, yıllar içerisinde vurgulandığı gibi basitçe geçiştirilemez, farklı yaklaşımlar sergilenemezdi.
Dolayısıyla herkesin birleştiği ortak nokta, sahip olduğumuz değerlerin başında gelen ormanlarımızın yangına maruz kaldığıydı.
***
Aslında ilk kez bu tür bir olayla yüz yüze gelmiş değildik.
Ülkemizin birçok kesimleri nice yıllarda benzer orman yangınlarına maruz kalmıştı.
Üstelik bazı yıllarda önemli hektarda ormanlarımız tahrip olmuştu.
Hem de bakanlık bünyesinde konuşlandırılan yangın söndürme ekipleri yanında, yöre halkının da önemli ölçüde katkıda bulunmasına karşın.
Bunun üzerine yangınların önü alınsa da, ortaya kahreden bir tablo çıkmıştı.
Zira bir kısım ormanlarımız, tüm çabalara karşın yangınların etkisinden kurtulamamıştı.
Sonrasında belirttiğim gibi belirli hektarda ormanlar, içerisinde yer alan çok sayıda hayvanlar, fidanlar ve de kimi zaman iskan merkezleri bir şekilde yangından etkilenmişlerdi.
***
Gözlenen gelişmeler bağlamında bir realite vardı ki, yadsımak mümkün değildi.
Çoğu kez vurgulandığı gibi yıllar içerisinde benzer yangınlara maruz kalan yerleşim birimlerinin başında MUĞLA geliyordu.
Hal böyle iken konuşlandığımız il, orman varlığı bakımından önemli bir avantajın sahibi olduğu için bir şekilde korunması gerekirdi.
Özellikle sıcaklık değerlerinin önemli rakamlar içerdiği aylarında.
Bilhassa yaz mevsiminde.
Aynı zaman diliminde kimi zaman sıcaklık değerleri, şu sıra olduğu gibi normalin üzerinde seyrettiğini göre, yeterli tedbirlerin alınması yanında yöre halkının azami dikkat etmesi gerekirdi.
Ancak o zaman ormanlarımız zarar görmez.
Milli değerlerimiz bir şekilde gelecek yıllara uzanırdı.
Değilse her vesileyle vurgulandığı gibi her bakımdan çok önemli bir kayıp olarak yer ederdi.
Bu tür bir tablonun gözlenmesi asla istenmeyeceğine göre her kim olursa olsun, özellikle sıcaklık değerlerinin normalin üzerinde seyrettiği süreçte, tedbiri elden bırakmamalıdır.
O takdirde belirttiğim gibi ormanlarımız zarar görmez.
Milli servetimiz nice yıllar insanlığın hizmetinde olurdu
***
Her şeye karşın cevap arayan sorular vardı.
Sahip olunan en önemli varlıklardan olduğu,
İlişkin olarak, korunup kollanıp geleceğe taşınmanın kaçınılmaz olduğu açıkça görüldüğüne göre nedendi?
Neden, bu mevsim geldiğinde ormanlarımız bir şekilde tahrip oluyordu?
Her zaman belirttiği üzere önemli orman varlığına sahip Muğla, neden bir kez daha orman yangınıyla yüz yüz gelmişti?
Kaldı ki bu yaklaşımda abartı yoktu.
Şu sıra Datça ilçesi ve çevresinde gözlenen orman yangını her şeyi açıklıyordu.
Üstelik, yazımın başlığında gözlendiği gibi YANAN SADECE AĞAÇLAR DEĞİLDİ.
Yapılan açıklamaya göre kaplumbağalar olmak üzere bir kısım orman hayvanları da yangından etkilenmişlerdi.
YORUMLAR