Muğla adına çok şeyler ifade eden bir kurumun ilk yıllarını düşünüyorum.
Özellikle spor dünyasına ilk adımını attığı günler.
Bakıp görüldü, ülkemizin her kesiminde çeşitli sportif faaliyetler adına girişimler sürdürülüyor.
Hem de birden fazla olmak üzere.
Bunun üzerine her yerleşim birimi bir şekilde harekete geçmişti.
Sonrası malûm.
Kısa süre içerisinde sadece kentler değil, birçok ilçe merkezleri de aynı sportif faaliyetlerin sergilendiği yerleşim birimleri haline geldiler.
Tabi öncelik alan futboldu.
Futbol, 7 den 77’ye herkesin tutkusu olduğu için yerel yönetimlerin de desteği ile kendi çapında özellikle sportif tesisler yapımına yöneldiler.
Bunun sonucunda bugün neresinden bakılsa, kent statüsündeki yerleşim birimleri yanında ilçe merkezlerinde de benzer tesisler konuşlandırılmıştır.
***
Ülkemiz genelinde sportif yönden tesisleşmenin gerçekleştirilmeye çalışıldığı süreçte, öncelik alan elbette kulüplerdi.
Başta futbol branşının daha bir egemen olduğu girişimler olmak üzere çeşitli faaliyetlerin sergileneceği faaliyetler için tesisler inşa edilmeye başlanmıştı.
Her biri istenen modernlikte ve ölçülerde olmasalar da ihtiyacı karşılıyordu.
Bu arada zaman, söz konusu sportif faaliyetler lehine gelişmeye başlamıştı.
Sonrası malûm.
Bugün, süresi içerisinde UEFA standartlarında gerçekleştirilen tesisler, ülkemizin her kesiminde gözlenmektedir.
***
Kuşkusuz bu tesisler, her branştan sporun yapılabilmesi içindi.
Zaman içerisinde, özellikle devletin desteği yanında yerel yönetimlerde tabir yerindeyse taşın altına elini koyunca, gerçekten birbirinden modern sportif tesisler yer etmeye başlamıştı.
Elbette çok önemli yaklaşımlardı.
Özellikle “Herkes için spor” vurgusu daha bir galebe çaldığı için her branşta spor yapanların sayısı artmıştı.
Aynı faaliyetler adına özel teşebbüslerin de desteği olunca, birçok tesisler inşa edilmişti.
Bugün neresinden bakılsa ülkemizin her yerleşim biriminde devletin inşa ettiği tesisler yanında özel sektörün yardımıyla inşa edilen tesislerde, birçok sportif faaliyetler sergilenmektedir.
Bunlar yanında bizatihi ilgili hükümetlerin önerdiği “yap işlet devret” modeli de işlerlik kazanınca, sportif faaliyetlerin her bakımdan ne denli önemli olduğu gözler önüne serilmişti.
***
Sonra bu tür faaliyetler sıradan etkinlikler değildi.
Özellikle geçmişten günümüze konuya ilişkin olarak dile getirilen, her biri mesaj ve anlam içeren nice veciz sözlerdi.
İlişkin olarak meseleyi daha bir net şekilde ortaya koyuyordu.
Hiç kuşku yok, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dile getirdiği;
“Ben sporcunun zeki, çalışkan ve ahlaklısını severim” sözü, çok şeyler anlatıyordu.
İşte Muğlaspor’un kuruluş felsefesinde en önemli nokta, Atatürk’ün bu veciz sözünde gizliydi.
Dolayısıyla Muğlaspor’un sahip olduğu ilkeler ve temel prensipler, kurulduğu 1967 yılından bugüne hiç ödün vermeden günümüze dek gelmiştir.
Bu yaklaşımda abartı yoktu.
Bunun en belirgin göstergesi, Gençlik ve Spor Bakanlığı arşivlerinde, sahip olunan değerler nedeniyle Yeşil-Beyazlı takımın isminin ayrıcalıklı yer almasıdır.
***
Elbette benimsenen bu ilkelerin günümüze dek uzanmasında, başta kulüp başkanlığı üstlenen nice duyarlı ve fedakar kişilerin etkisini yadsımak mümkün değildir.
Muğlaspor’un kurulduğu ilk yılda başkanlığı üstlenen Latif Sepil olmak üzere süresi içerisinde o günün Defterdarı Ali Göker, Erman Şahin, Sabri Dinçer, Hamdi Yücel Gürsoy, Erol Kapiz, Dr. Osman Gürün, Önder Kaytan, Özer Kırkan, Hamza Akercan, Mustafa Hükkamoğlu, Selahi İyibilir, Haluk Beyimoğlu, Eminer İşten, Hüseyin Nizamoğlu, Mustafa Ercan.
Kuşkusuz her bir başkan, o günün koşullarında, tabir yerindeyse taşın altına elini koyarak, büyük bir fedakârlık örneği göstermişlerdir.
Sonuçta bir realite var ki, yadsınamaz.
Yeşil-beyazlı takım 55 yıl gibi yarım asrı geçen sürede, sahip olduğu değerlerden ödün vermeden günümüze dek uzanmıştır.
İnanıyoruz ki Muğlaspor, aynı ilkeler doğrultusunda daha NİCE BAŞARILI YILLARI geride bırakacaktır.
YORUMLAR