Müslüman Alemi olarak, Yüce dinimiz İslâmiyet’in temel buyruklarından Oruç Faraziyesinin yerine getirildiği Mübarek Ramazan ayına, Allah’ın inayetiyle bir kez daha ulaşmış olduk.
Böylelikle huzur ve gönül rahatlığı içerisinde kutlu günleri eda edeceğiz demektir.
Kuşkusuz temennimiz bu yöndedir.
Dolayısıyla dünya genelinde yer eden, ilişkin olarak 7 ayrı kıtada konuşlanan Müslümanlar, dinimizin önemli görevini yerine getirmenin huzuru içerisinde olacaklar.
Sonra nasıl olmasınlar!
Böylesine anlamlı ve de kutlu günler, yılda sadece bir kez eda ediliyordu.
Üstelik mübarek günlerin bitiminde, bir başka mutluluğa kavuşulurdu.
O da Ramazan ayının yüzü suyu hürmeti diye nitelendirilen bayramdı.
***
Aslında Ramazan ayı öncesinde vakit namazlarının normal koşullar içerisinde eda edildiğini söylemek, belirttiğim şartlar nedeniyle çok da mümkün olmuyordu.
Zira vatandaşlarımız haklı olarak tedirgindi.
Nasıl olunmasın!
Neresinden bakılsa 2 senedir tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alan, ilişkin olarak Covid-19 olarak nitelendirilen CORONAVİRÜS, tabir yerindeyse ortalığı kasıp kavurmuştu.
Hal böyle olunca çekince içerisinde olan vatandaşlarımız, ne denli istese de özellikle Teravih namazını evinde kılmak zorunda kalıyordu.
***
Her şeye karşın şimdi, bir mutlu ay ile müşerref olduk.
Üstelik bu günler mübarek günlerdi.
Dolayısıyla halkımız, mümtaz dinimizin temel buyruklarından Ramazanı eda edecekti.
Hem de zor koşullar içerisinde.
Kuşkusuz sıkıntıyı doğuran, insanlığın yüz yüze geldiği salgın hastalıktı.
İlişkin olarak, dünyanın her kesiminde tahminlerin üzerinde ölümler olunca bir tedirginlik vardı.
Bu nedenle her kim olursa olsun, uzmanların öngördüğü koşulları eksiksiz yerine getirmeye çalışarak, muhtemel bir tehlikeden kendini soyutlamak istiyordu.
Sıkça belirtildiği gibi nasıl çekince içerisinde olmasınlar!
Özellikle medya organlarının hava tahmin raporları verir gibi bir günde hayatını kaybedenler sayısını vermesi, endişeleri daha bir arttırıyordu.
Hele ölenler sayısında, aradan bunca zaman geçtiği halde bir azalmanın görülmemesi, tehlikenin hangi boyutta olduğunun göstergesiydi.
Hal böyle iken bir çare bulunmaz, peşi sıra ölümler gözlenirse, tedirginlik devam edip gidecek demekti.
***
İşte böylesine sıkıntılı bir süreçte mübarek Ramazan ayı ile müşerref olduk.
Her şeye karşın eda edilecekti.
Şartlar ne olursa olsun bir şekilde yerine getirilecekti.
Kaldı ki özel ve de anlamlı günlerdi.
İnananlar, aradan geçen bunca zamanda olduğu gibi içinde bulunduğumuz süreçte de bir şekilde aynı yaklaşım içerisinde olacaklardı.
Nasıl olunmasın!
“Ramazan, Yüce Yaratan’ın inanç sahiplerine bahşettiği özel ve de anlamlı bir aydı.”
Dolayısıyla aynı süre içerisinde farz kılınanların mübarek ayda görevi eda etmeleri, atfedilen sorumluluğun yerine getirilmesiydi.
Her ne kadar bu bağlamda zorlama olmasa da inananlar için mübarek Ramazan ayında oruç tutmak, her bakımdan müspet bir yaklaşımdı.
“Oruç tut ki sıhhat bulasın” meali bu bağlamda dile getirilmişti.
***
Kuşkusuz, belirtildiği gibi özel ve anlamlı günlerin oluşturduğu bir mübarek aydı Ramazan.
Her yönden bir anlam içermesi, ne denli müstesna bir ay olduğunun göstergesiydi.
Ümit edilir ki, bundan öncesinde olduğu gibi içinde bulunduğumuz süreçte ve de gelecekte, özel günlerden oluşan mübarek ay huzur içerisinde eda edilir.
Sonuçta şu aşamada tek bir temennimiz vardır.
MÜBAREK GÜNLERDEN OLUŞAN RAMAZAN AYININ, hem bireysel bazda hem de ülkemiz halkı için hayırlara vesile olması…
Ramazan’ınız mübarek olsun…