Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
kule reklam
kule reklam

Menteşe’de Köylerdeki Yıkımlara Emre Aykın’dan Tepki! “Köylüler Soğukta Evsiz Kalacak”

Vatan Partisi Muğla İl Başkanı Avukat Emre Aykın, Menteşe ilçesindeki Akbük, Kıran, Kuyucak, Sarnıç, Turnalı ve Obrukalan mahallelerinde ruhsatsız olduğu belirtilen yapıların yıkımına ilişkin sert açıklamalarda bulundu.

Vatan Partisi Muğla İl Başkanı Avukat Emre Aykın, Menteşe ilçesindeki

Aykın, yıkımlarla köylülerin kış ortasında evsiz kalacağına dikkat çekerken, İl İdaresi ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nü eleştirdi.

“Devlet İdaresi Ciddiyetle Hareket Etmeli”

Yıkımların hukuki ve idari açıdan ciddi sorunlar barındırdığını ifade eden Aykın, “Menteşe Belediyesi, halkın mağduriyetini karşılayacak şekilde talimat merkezlerine direnemiyor. Talimat merkezleri ise sanki sürecin bir parçası değilmiş gibi davranarak belediyeyi hedef gösteriyor. Devlet idaresi, hukuka uygun ve ciddiyetle hareket etmeli. Türkiye’nin idari teşkilatlanmasına ‘İyi Yönetişim’ ilkesi hakimdir. Bu ilke, “katılımcılık, etkinlik, adillik, hukuka bağlılık, tutarlılık, saydamlık ve hesap verebilirlik” unsurlarını barındırır. Bunlara uyulmaması düşünülemez,” dedi.

Köylülerin Soruları Cevap Bekliyor

Aykın, yıkımlara dair köylülerin şu sorularının yanıt beklediğini söyledi:

“Siyasi çekişmelerin Devletin Devamlılığı Prensibi karşısında önem arz etmediği koşulda, yıllardır Bakanlık ve İl İdaresi denetim ve gözetiminde inşa edilen veya hali hazırda var olan yapılarımızı ortadan kaldırmak için, bitmesini, içinde yaşanmasını, anılar ve yaşanmışlıklar biriktirilmesini, barınma ihtiyacının bu yapılara bağlanmasını mı beklediniz? Yıkmak yetkisi elinizde iken yapılmamasını sağlamak elinizde değil miydi? Yapılmasına engel olmamak bir hak doğurmasa da, köylüden bu şekilde hesap sormaya cevaz verir mi?

Sadece bu bölge içinde mi yıkım kararları verilmektedir? Eğer değil ise, koşulsuz ve doğrudan bu bölgedeki yıkım kararlarına yönelmek, idareye duyulan güvene ve eşitlik ilkesine aykırı düşmeyecek midir?

Anayasa’nın değişmez amir hükmüne güvenle Hukuk Güvenliği’ne sığınan yapı kayıt belgesi sahiplerine idare olarak hak tesis eden belge düzenleyip, karşılığı bedeli geri verilmeyecek şekilde tahsil etmekle, öngörülebilir ve bilinebilir bir sonuç ve güven tesis edilmemiş midir? Bu bir kazanılmış hak tanımına karşılık gelirken, yurttaşı yapı inşa tarihi beyanı üzerinden adeta bir doğruluk testine yönlendirmek “Vatandaşa Kurulan Tuzak” niteliğinde değil midir? Bu idarenin ciddiyetine uygun mudur? Yapı kayıt belgeleri iptal edilir iken, resmi ve idari bir teyit sağlamayan, denetimi resmen mümkün olmayan Google şirketinin sağladığı görüntü verilerinin dayanak alınması Yürütme ve Yargı erkinin yapı ve işleyişine uygun düşer mi?

Yıkım kararlarının alınmasının ve uygulanmasının sorumlusu olan talimat merkezi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, bu talimatlarını hukuka dayandırıyorsa, orman sınırı köylülerini koruyan Anayasa’nın md.170, konut hakkını düzenleyen md.57, yaşama hakkını koruyan md.15, tarımı ve çiftçiyi koruyan md.45 amir hükümlerinin düzenlendiği Anayasa ile bağlı değil midir?

Anayasa önünde herkes eşit iken, sermaye sahiplerine kıyı şeritleri, kıyılar, koylar, sit alanları, orman sınırına taşkın yapıları, korunan ekolojik alanlar hukuki kılıfı içinde teslim edilir iken; Kurtuluş Savaşı’nı dahi görmüş köy yapılarının da içinde olduğu bu yerlerde, köylülerin, köyü, üretimi, tarımı, ormanı koruduğu alanlardaki yerleşimleri öncelik kazandı da, kış ayazında can ve mal güvenliğini yok sayarcasına yıkımla mı cezalandırılıyor? Kış ayında yapıların yıkılması için baskı kurmak, yapıların varlığı ve oluşumunda güven veren idarenin hukuki ilkelerine sığmakta mıdır?

Peki Menteşe Belediyesi’ni halk ile karşı karşıya getirip bu yıkımlara zorlayanların yıkım işlemlerinin ertelenmesine yahut bir çözüm bulunmasına yönelik herhangi bir sözü, çabası, önerisi, itirazı var mıdır? Yoksa, bugün kendilerine gelen köylümüzü dinlemekle yetinip, yerel yönetimi hedef göstermekle yine konunun dışında mı kaldılar?

Sit alan statüsü, yıkım kararlarına dayanak alınır iken; köylülerin yapılarının sit alana kamusal zarar oluşturup oluşturmadığı, orman, tarım, ekonomik üretim gibi kamusal yararlar karşısındaki durumu tartışılmış mıdır? Sit alan statüsü, başkaca daha elzem alanlarda düşürülür ve kaldırılır iken yaşadığımız bölgede bu konu bilirkişilerce incelenmiş midir? Anayasal eşitlik ilkesi huzurunda bu konuda Roma Dönemi kalıntıları üzerindeki Bodrum Mandarin Oriental evlerini ve emsallerini rüçhanlı ve ayrıcalıklı yapan nedir?

Bu şartlar altında İl İdaresi halen, 08/01/2025 günü köylünün evinin, ailesinin, malının, canının kış ayazına atılacağı, köylünün depoladığı tarımsal üretiminin ve teçhizatlarının zayi olacağı yıkım baskının talimatının arkasında duracak mı? Arkasında durursa, bu işin sorumlusunun Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İl Müdürlüğü olarak bilinmeyeceğinin mi zannındadır?

Aykın,
“Bu sorular cevaplarını ararken; Vatan Partisi olarak Muğla’mıza da şunu soruyoruz, İl İdaresi ve Yerel Yönetim’in uyum ve birlikteliğinde yurttaşı ile bütünleşip, katılımcı demokrasinin çarklarını işleterek işbirliği içinde köylüyü ve yurttaşı koruyucu tedbirler alıyor ve bu yönde akıl yürütüyor olması bir seçenek midir, yoksa zorunluluk mudur?” dedi.

Aykın, son olarak şu ifadeleri kullandı:
“İdareyi, “Bilim ve Aklı” manevi miras olarak Türk Milleti’ne bırakmış bir kurucu Önder’in bu mirasını hazmetmeye ve yıkım kararlarının kurulmasında ve uygulanmasında bu asil mirası ölçüt almaya, dogma, donmuş, kalıplaşmış kurallara sığınmamaya davet ediyoruz.”