Tam tamına 15 gün öncesinde yüzyılın en büyük felaketine maruz kalınca, büyük bir şok yaşadığımız yadsınamaz.
Aksi iddia edilemezdi.
Bir yerde derinden sarsılmıştık.
Buna karşın önemli bir nokta vardı.
“Deprem ülkemizin bir gerçeğiydi.”
Bu nedenle tarihin nice dönemlerinde karşı karşıya gelmiş,
Kimi zaman maddi manevi kayıplarımız olmuştu.
Bazılarında ise daha küçük hasarlarla atlatılmıştı.
Hal böyle olunca bir gerçek tüm çıplaklığıyla kendini gösteriyordu.
“Türkiye bir deprem ülkesi”
Kuşkusuz yanlış bir yaklaşım değildi.
Geçen yüzyıllar içerisinde gözlenen olaylar üzerine, özellikle konuya ilişkin bilim adamları, bir noktanın altını çizmişlerdi.
Türkiye aynı zamanda bir deprem ülkesi olduğu için, etki derecesi yüksek sarsıntılara maruz kalmaktadır.
***
Kabul etmek gerekir ki, bu yaklaşımlarda abartı yoktu.
Her vesileyle altı çizildiği gibi Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçekti.
Bu nedenle her vesileyle vatandaşlara, yanı sıra eğitimin her evresinde öğrencilere;
Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu,
Her kim olursa olsun dikkatli olması yanında yapılaşma bağlamında öngörülen koşulları yerine getirmelidir.
Aslına bakılırsa konuya ilişkin açıklamalar aralıksız devam etmektedir.
Peki hal böyle iken dense, ki altı çiziliyor.
Özellikle ilgili ve yetkililer gereğini yerine getirdiler mi?
Yanı sıra, söz konusu hususların yerine getirilip getirilmediği noktasında, işin takipçisi oldular mı?
Yoksa, sadece söylemekle mi yetindiler!
Kısaca, her kim olursa olsun, ülkemizin önemli bir deprem kuşağı üzerinde olduğu bilinci içerisinde hareket etti mi?
Yoksa, çoğu kez tanık olduğumuz, bana bir şey olmaz! gibi sığ yaklaşımlar içerisinde mi olundu?
İşte cevap.
Kahramanmaraş ağırlıklı 10 ilimizde gözlenen ve de yüzyılın en büyük sarsıntısı olarak nitelendirilen deprem gösterdi ki, söylenenler büyük oranda yerine getirilmemiş.
Dedim ya bize bir şey olmaz! türünde sığ yaklaşım, bir kez daha ne denli yanlış hareket edildiğini tüm ayrıntılarıyla gösterdi.
Üstelik çok acı bir şekilde.
Bu nedenle farklı yaklaşımlara yer yoktu.
***
Gerçekten bu kez depremin faturası çok ağır oldu.
Yaklaşık 10 ilimiz, kendisine bağlı tüm yerleşim noktalarında etkisini gösteren deprem, tahminlerin çok üzerinde vatandaşımızın hayatına mal olmuştu.
Yüzyılın depremi olarak gösterilmesinin nedeni de başkası değildi.
Bir tarafta hayatını kaybeden onca vatandaşımız, diğer yanda nice canlı varlıklar ve de yerle yeksan olan evler.
Sanırsınız üzerinden silindir geçmiş.
Sonra çok önemli bir nokta daha vardı.
Geçmişin nice evrelerinde etkisi yüksek bir takım olaylarla yüz yüze gelindiğinde, birlikte yaşanan unutulmaz anılardan dem vurulurdu.
Ya şimdi!
Aynı özel günler ve hatıraları dile getirecek kimseler kalmamıştı ki!
Her biri hayatını kaybettiği için nice anılar da onlarla birlikte yerle yeksan olmuştu.
***
Şu aşamada bir önemli nokta var ki, üzerinde tartışmak dahi hiçbir şey ifade etmezdi.
Edemezdi…
Zira, gözlenen ve etki derecesi çok yüksek felaket üzerine sergilenen bazı yaklaşımların, hiçbir kıymet-i yoktu.
Üstelik olamazdı da…
Yüreğimiz derinden yaralanmıştı.
Özellikle aramızdan ayrılanlar, canımızdan can koparmışlardı.
Bir daha geri gelmeyecekleri için birliktelik mümkün değildi.
Bu nedenle KEŞKE DEMEK NEYE YARARDI…
YORUMLAR