Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
kule reklam
kule reklam

Kanser tedavisi için cihaz sayısı yetersiz, tedaviler aksayabilir

Ülkede son 5 yıldır kanser istatistikleri açıklanmıyor. DSÖ’nün 2020 yılı verilerine göre, Türkiye’de 233 bin yeni kanser vakası görüldü. Hastaların tedavisinde önemli bir yeri olan radyoterapi cihazlarının sayısı yetersiz. Bu durum bazı merkezlerde tedaviyi aksatabiliyor. Kanser vakaları dünyada ve ülkemizde giderek artıyor. Tedavide son yıllarda önemli gelişmeler yaşanırken, hastaların tedavisinde hayati öneme sahip olan radyoterapi […]

Ülkede son 5 yıldır

Ülkede son 5 yıldır kanser istatistikleri açıklanmıyor. DSÖ’nün 2020 yılı verilerine göre, Türkiye’de 233 bin yeni kanser vakası görüldü. Hastaların tedavisinde önemli bir yeri olan radyoterapi cihazlarının sayısı yetersiz. Bu durum bazı merkezlerde tedaviyi aksatabiliyor.

 

Kanser vakaları dünyada ve ülkemizde giderek artıyor. Tedavide son yıllarda önemli gelişmeler yaşanırken, hastaların tedavisinde hayati öneme sahip olan radyoterapi cihazları ile ilgili ülkemizde yetersizlik de gündemde. Nükleer Düzenleme Kurulu’nun (NDK) verilerine göre, Türkiye’de 282 radyoterapi cihazı bulunuyor. Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Özyiğit, “Cihaz sayımız yetersiz ve bu alanda gerekli teknolojik güncellemeler zamanında yapılmazsa sağlık açısından ciddi sıkıntılar olacaktır” dedi.

4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde BirGün’ün sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Gökhan Özyiğit, ister erken evre, ister ileri evre olsun, birçok kanser türünde radyoterapinin önemli olduğunu söyledi.

10-15 YILLIK CİHAZLAR

Ülkede nitelikli radyoterapi altyapısı kurulumu için uluslararası standartların belli olduğunu anımsatan Prof. Özyiğit “Radyasyon onkolojisi alanında geniş bir coğrafyada en güçlü ülke konumundayız. Gelişmiş radyoterapi tekniklerini uygulayabiliyoruz. Ancak cihaz sayısı yeterli değil” diye konuştu. Sağlık Bakanlığı’nın raporuna göre, ülkede yeni tanı konulan kanser hastalarının en az yüzde 70’inin radyoterapi alacağı öngörüsünün bulunduğunu kaydeden Özyiğit, şöyle devam etti:

“Bakanlığın ‘Türkiye’de Özellikli Planlama Gerektiren Sağlık Hizmetleri 2011-2023’ raporu ile 400-500 yeni kanser hastası başına 1 nitelikli standart radyoterapi cihazı gerektiği ve hizmet süresi dolmuş 10-15 yıllık cihazların güncellenmesi gerekliliği vurgulanmıştı. Bu rapordan hareketle elimizdeki en son kanser istatistiklerine göre, ülkemizde yaklaşık 370 civarında radyoterapi cihazı olması gerekli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. NDK’nun 2021 yılında yayınlanmış son resmi raporuna göre toplam 377 radyoterapi cihazımız var. Ancak bu cihazlar arasında bulunan sadece özellikli işlemlerde kullanılabilen 90 adet CyberKnife, GammaKnife, brakiterapi cihazını ve artık tamamen demode 5 Kobalt-60 cihazını çıkarmamız gerek. Dolayısıyla ülkemizde 282 radyoterapi cihazının olduğunu ve ülkemizde en az 88 radyoterapi cihazına daha ihtiyaç olduğunu, yani sayının yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Cihazların hizmet süresi ve teknolojileri konusunda ise resmi bir envanter çalışması elimizde bulunmamaktadır. Bununla beraber halen cihaz sayımız yetersiz ve bu alanda gerekli teknolojik güncellemeler zamanında yapılmaz ise elbette sağlık açısından ciddi sıkıntılar olacaktır. Henüz tedavi randevuları konusunda çok büyük sıkıntılar söz konusu değil. Ancak bazı merkezlerde zaman zaman sıkıntıların yaşandığını biliyoruz.”

 

Prof. Dr. Gökhan Özyiğit, Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği BaşkanıEŞİTSİZLİĞİ AZALTALIM

Prof. Özyiğit, radyasyon onkolojisinin kanser hastalarının tedavisindeki yerine ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:

“Modern kanser tedavisinde radyoterapi, cerrahi ve ilaç tedavileri ile birlikte üç temel tedavi yöntemi arasında yer alır. Elbette ‘her kanser hastasına radyoterapi gereklidir’ diyemeyiz. Ancak şunu da biliyoruz ki, kanser hastalarının en az yüzde 60-70’inde, hastalıklarının bir döneminde çeşitli nedenlerle radyoterapi uygulanması gerekmektedir. Özellikle kür söz konusu olan kanserlerde radyoterapi gerekli olduğu halde uygulanamaz ise bunun sonuçları dramatik olabilir” dedi. Dünyada kanser ölümlerinin yüzde 70’inin orta-düşük gelir düzeyli ülkelerde görüldüğünü kaydeden Özyiğit, “Bu ülkelerin yüzde 90’ında radyoterapi hizmetleri ya hiç yok ya da yetersiz. Erken tanı-önleme olanakları yetersiz, pahalı kanser ilaçlarına erişim son derece kısıtlı. Yani adaletsizlik burada da kendini gösteriyor. Kanser hastalığının tedavisinde bile küresel düzeyde zengin-fakir ayrımını görüyoruz. Gerçekten insanlık açısından çok acı bir durum. Dünya Kanser Günü’nün ana mottosu da bu noktadan hareketle ‘Kanser tedavisinde eşitsizlikleri azaltalım’ şeklinde belirlendi” dedi.

AKCİĞER KANSERİ İLK SIRADA

•2020 yılında ülkemizde görülen tüm kanser vakalarının yüzde 17,6’sı akciğer kanseri.

•Aynı yıl erkeklerde tüm kanserler içinde en sık görülen kanser. Bu grupta akciğer kanseri vakaları yüzde 25,8.

•Akciğer kanseri kadınlarda en sık görülen 4’üncü kanser türü.

•Globacan verilerine göre 2040’ta ülkemizde akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 69.114’e ulaşacak.

SİGARA VE AĞIR METALLERE MARUZİYET

Türk Toraks Derneği’nden (TTD) Prof. Dr. Sevin Başer Öncel, kanserin tedavisinde hala en önemli noktanın korunmak ve erken evrede hastalığın yakalanması olduğunu söyledi. Öncel “Akciğer kanserinin en önemli nedeni tütün ürünleri kullanımı. Ayrıca ikinci elden tütün ürünlerine maruz kalmaktır. Asbest, radon, radyasyon, ağır metallere maruziyet, ailede birinci derece yakınlarında akciğer kanseri olması ve ayrıca akciğerde sekel bırakan tüberküloz, amfizem gibi hastalıklar da akciğer kanserinin nedenleri arasındadır.”

Kanser konusunda, dünya genelinde önemli istatistikleri takip eden ve açıklayan Globocan Platformu’nun 2020 verilerine göre, akciğer kanseri hala ülkemizde erkekler arasında en sık görülen kanserlerden biri.

HASTA SAYISI ARTARSA CİHAZLARDA SORUN OLUR

Radyoterapi cihazlarının üst düzey teknoloji ile donatılmış, hassas bilgisayar yazılım ve donanımlarının yanı sıra komplike mekanik aksamlara sahip cihazlar olduğunu söyleyen Prof. Özyiğit “Günlük belli bir hasta yüküne göre tasarımları yapılmıştır. Bu sınırlar zorlandığı takdirde arızalar ortaya çıkmakta ve tedavilerde aksamalar ortaya çıkmaktadır. Kısacası bu cihazlar 7/24 çalışacak bir yapıda değildir. Ayrıca bu cihazların rutin bakım hizmetleri ve kontrollerinin yapılması hayati önemdedir” dedi.

 

,

Kaynak : Birgün