Isparta’da 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Muğlalı Güleda Cankel’i bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle müebbet hapse çarptırılan Zafer Pehlivan’ın cezasının “ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmesi” istemiyle yapılan istinaf başvurusunun reddedilmesinin ardından Yargıtay’a yapılan başvuru da reddedildi. Cankel ailesinin avukatı Alev Öztürk, “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapacağız. Bireysel başvurumuz ret olursa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız” dedi.
Isparta’da üniversite öğrencisi 19 yaşındaki Muğlalı Güleda Cankel’i bıçaklayarak öldüren Zafer Pehlivan’a, Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 20 Ağustos 2020 tarihinde, “kasten öldürdüğü” gerekçesiyle müebbet hapis cezası verilmişti.
Cankel ailesi, Sanık Pehlivan’ın cinayetten günler önce yazdığı mektupta, önce Güleda’yı ardından kendini öldüreceğini belirtmesi üzerine ve tasarlayarak öldürdüğü gerekçesi ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle, müebbet hapis cezası kararına itiraz edip, istinaf mahkemesine başvurmuştu.
Ailenin istinaf mahkemesine 2 Aralık 2020 tarihinde yaptıkları başvuruya, 8 Aralık 2020 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kayıt yapılmış ve 14 Aralık 2020 tarihinde başvuru reddedilmişti. Cankel ailesinin avukatı Alev Öztürk karara, “Dosyanın tümünü okumaya dahi yetmeyecek 6 gün gibi kısa bir sürede, dilekçelerimizi dahi okumadan deliller tartışılmadan, dosya incelenmeden jet hızıyla verilen bu karar siyasi” diyerek tepki göstermişti.
YARGITAY BAŞVURUSU DA REDDEDİLDİ
Cankel ailesinin 25 Ocak 2021 tarihinde ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle Yargıtay’a yaptıkları başvuru da 11 Ocak 2022 tarihinde reddedildi ve sanık Pehlivan’ın müebbet hapis cezası hükmü kesinleşti.
Yargıtay kararı üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını söyleyen Cankel ailesinin Avukatı Alev Öztürk, Yenigün Gazetesi’ne sürece ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“Yerel mahkeme tasarlama olmadığı gerekçesiyle sanığı, ağırlaştırılmış müebbet hapis değil müebbet hapis cezasına çarptırmıştı. Tabi ki beklentimiz bu yönde değildi. Bu nedenle de karara itiraz etmiş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurup istinaf talebinde bulunmuştuk. Çünkü ortada sanığın günler öncesinden yazdığı öldürme eylemini tasarladığına yönelik aklı ve bilinci yerindeyken, kendi ifadesiyle yazmış olduğu bir mektup vardı. Önce Güleda’yı ardından kendini öldüreceğine dair. Bu gerekçelerle istinaf talebinde bulunmuştuk ama Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6 gün gibi çok kısa bir sürede bizim talebimizi Yargıtay yolu açık olmak üzere reddetmişti. Bizde hemen temyiz hakkımızı kullandık ve temyiz yoluna, Yargıtay’a başvurmuştuk. Yargıtay da geçenlerde kararını verdi. Biz duruşma talep etmiştik buna rağmen bizim duruşma talebimizi de reddetti ve dosya üzerinden onama kararı verdi. Bu şu anlama geliyor, artık yerel mahkemenin kararı hukuk önünde kesinleşmiş oluyor. Sanığın artık müebbet hapis cezası hükmü kesinleşmiş oldu. Bu aşamada ne yapacağız? Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapacağız, şuan hukuki anlamda başvurabileceğimiz bir bu kaldı. En azından Anayasa Mahkemesi üyelerinin dosyada ki bariz, somut delilleri değerlendireceğini ve adaleti tecelli ettireceğini düşünüyoruz.”
“GÜLEDA’NIN DOSYASI İHMALLER ZİNCİRİ”
Güleda Cankel’in davasında ihmaller nedeniyle cinayetin önünün açıldığını söyleyen Öztürk, “Evet, günde 3 tane kadın öldürülüyor, birçok kadın cinayeti dosyasına vakıfım, takip ediyoruz, okuyoruz ama Güleda’nın dosyası gerçekten bir ihmaller zinciri hem görevli polisler, savcı olmak üzere bizce tamamen ihmaller silsilesi sonucu cinayetin önü açıldı. Sanığında çok net bu cinayeti tasarladığına dair dosyada somut deliller olmasına rağmen, bu kararın verilmesi elbette ki bizim açımızdan adaletin tecelli etmediği anlamına geliyor. Ne kamu vicdanı rahatladı ne anne baba rahatladı ne de Güleda’nın cinayetinin karşılığında sanık hak etti cezayı aldı.
“ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN RET GELİRSE, AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE BAŞVURACAĞIZ”
Bizim tek temennimiz en azından Anayasa Mahkemesi’nde bunların hepsinin giderilmesi. Eğer oradan da bir sonuç alamazsak, bireysel başvurumuz ret olursa, aleyhimize gelirse Anayasa Mahkemesi’nden sonra tüm iç hukuk yollarını tükettiğimiz için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız. En başından beri söylediğim bir şey var, bu davanın sonuna kadar peşinde ve takipçisi olacağım.”
“KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR”
Aynı zamanda Menteşe Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı olan Av. Alev Öztürk açıklamasının sonunda kadın cinayetlerinin politik olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Kadın cinayetleri sistemsel bir sorundur, münferit değildir. Bir erkeğin anlık, öfkesiyle işlenen cinayetler değildir. Patolojik bir sorun değildir. Devlet politikasıdır. Devletin kadınları koruyan yasalarını yapmaması, uygulamaması, tam tersine kadına yönelik şiddeti artıracak söylemler içinde bulunmasıdır. Kadının can, mal, insan hakkının temel yasası olan İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece de el çekilmesi, var olan 6284 sayılı yasanın bile uygulanmamasıdır.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANSA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET VERİLECEKTİ”
Güleda davasında mesela İstanbul Sözleşmesi şunu söylerdi, ‘Cinayet ya da kadına yönelik şiddet, eşe, eski eşe, partnere karşı da işlense en ağır cezayı vereceksin, indirim yapmayacaksın’ Güleda’nın dosyası görülürken İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmemişti, en azından bunun uygulanması gerekirdi. Mahkeme ne dedi, ‘Ceza kanununda böyle bir düzenleme olmadığı için ben ağırlaştırılmış müebbet veremem’ bu da ne demek oluyor ki o zaman senin ceza kanunun sadece eşe karşı işlenmiş suçları ağırlaştırıyor. Eski eşe ve partnere karşı olan suçlar da kasten yaralama ve öldürme suçları ağırlaştırılmıyor. Eğer Güleda’nın dosyasında İstanbul Sözleşmesi uygulanmış olsaydı zaten ağırlaştırılmış müebbet verilecekti.”
“POTANSİYEL KATİLLER YARATIYORSUNUZ”
Kadın cinayetleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı yaşadığımız kadına yönelik şiddetin bir parçasıdır. Her geçen gün bu sistematik bir şekilde devlet politikası, siyasilerin yasaları uygulamaması, var olan yasalardan el çekmesi ve yasaları uygulamakta ki isteksizlikleri bu cinayetlerin işlenmesini her geçen gün daha da artırıyor. Erkek faillere bir umut kapısı, ‘Öldürürüm ne olacak ki, haksız tahrikte alırım, 5-6 yıl hapiste yatar çıkarım’ mantığı ile potansiyel katiller yaratıyorsunuz. Nasıl çözeceksiniz? Yasaları uygulayacaksınız, toplumsal cinsiyete duyarlı bir toplum zihniyetini yerleştirmek adına topyekûn mücadele edeceksiniz ve bunun sonucunda da kadına yönelik şiddetle mücadele edeceksiniz. Bunların hiçbirini yapmadan kadın cinayetlerini önleyemezsiniz.”
“CEZA YETERLİ DEĞİL”
Güleda Cankel’in babası Mustafa Cankel ise kadın cinayetlerine artık yeterli tepki verilmediğini söyledi. Baba Cankel, “Avukatımızın da dediği gibi Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sonuna kadar gideceğiz. Böyle suçlarda en büyük cezaların verilmesini talep ediyoruz. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiştik, müebbet hapis cezası verildi. Verilen karar bir nebze olsun yerinde ama yeterli değil. Kadın cinayetlerinin önüne geçmek için yeterli bir karar değil. Türkiye’de her gün bir kadın cinayeti yaşanıyor maalesef. Artık eskisi kadar seste çıkmıyor, tepkiler eskisi gibi değil, alıştı insanlar. Pınar Gültekin, Zeynep Şenpınar, Güleda Cankel için büyük tepkiler vardı ama gerekli cezalar verilmeyince insanlar da tepki göstermez oldular” diye konuştu.
“NE OLMUŞTU?
Isparta’da 19 Kasım 2019’da apartta kalan Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Fotoğrafçılık Bölümü birinci sınıf öğrencisi Muğlalı Güleda Cankel, eski erkek arkadaşı Zafer Pehlivan tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. Pehlivan hakkında “tasarlayarak ve canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle iddianame hazırlanmış, mahkeme heyeti sanığa “kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası vermişti.
Haber :Esma Turan