Ülke olarak yüzyılın en büyük deprem felaketine maruz kalınca, ister istemez endişe içerisindeyiz.
Sonra nasıl olunmazdı!
41 binin üzerinde vatandaşımızı kaybetmemiz bir yana daha büyük sayıda yaralananlar vardı.
Üstelik bunca zaman geçmesine karşın, göçük altından insanımız çıkarılıyordu.
Bu demektir ki hala ulaşılamayan vatandaşlarımız var.
Hal böyle olunca, ister istemez cevap arayan bir soru vardı.
Aradan bunca zaman geçmesine karşın onlar, mucize eseri kurtulabilirler miydi?
Belirttiğim gibi mucize kabilinden hayata tutunanlar olsa da cansız bedenlerle karşılaşılıyordu.
***
Bu arada, dikkat çekmenin ötesinde endişe yaratan gelişmeler etkisini sürdürüyordu.
Bu da depremlerin hala devam ettiğiydi.
Üstelik şiddet oranları az değildi.
Bunun en belirin göstergesi bir gün öncesi, yani Pazartesi günü meydana gelen 6,4 şiddetinde yeni bir depremdi.
Bunun üzerine can kayıpları yanında, önemli rakamlar içeren yaralananlar vardı.
Hal böyle olunca ister istemez düşünüyorsunuz.
Ve de kendi kendimize soruyoruz.
Söz konusu depremin etkisi daha da devam eder mi?
Derken açıklamaların bu yönde olduğu görülüyor.
Bu demektir ki, daha da tedirgin olacağımız günler yaşayacağız.
Gelişmeler teyit ettiğine göre farklı yaklaşımlar içerisinde olmamız mümkün olmuyordu.
***
Gözlenen gelişmeler bağlamında çok önemli bir nokta vardı.
Ve mutlak cevap arıyordu.
Yüzyılın depremi olarak nitelendirilmesi altında yatan temel sebep neydi?
Bilim adamları konuya ilişkin görüşlerini yansıtırken, birkaç ayrıntının önemli rol oynadığının altını çizmişti.
Türkiye, 3 kıtanın arasında, kritik bir noktada yer almaktadır.
Yani, sıkça altı çizildiği gibi Asya, Avrupa ve Afrika Kıtalarının kesişme noktasında yer alan Anadolu Yarımadasında konuşlanan bir ülkedir.
***
Ülkemizin 3 kıta arasında yer almasının, stratejik bağlamda önemli olduğu belirtilirken, bazı noktalara dikkat çekiliyordu.
Özellikle tektonik hareketler bağlamında.
Deniyor ki;
“Bu 3 ana kütlenin topyekûn veya her hangi birinin tektonik harekete maruz kalması halinde, çevresinde konuşlanan kara parçaları önemli ölçüde etkilenirler.”
Dolayısıyla bugüne değin gözlenen tektonik hareketlenmelerde birçok ülke etki altında kalmıştır.
Kuşkusuz bu ülkelerden biri Türkiye’dir.
Geçmiş nice dönemlerde olduğu gibi kısa bir süre öncesinde gözlenen deprem ülkemizde çok önemli hasarlar meydana getirmiştir.
***
Kabul edilmesi gerekir ki bu yaklaşımın itiraz edilecek yanı yoktu.
Aynı tektonik hareket yani deprem sonucu ülkemizin önemli bir kesimi etkilenmiş,
Bunun sonucunda, belirttiğim gibi çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmişti.
Sonra etkisi ve kapsadığı alan bağlamında yüzyılın en büyük felaketlerinden biri derken, abartılı bir yaklaşım söz konusu değildi.
Tüm dünya, özellikle gelişmelere yönelik bilim adamlarının yaklaşımları, içinde bulunduğumuz yüzyılın 3.büyük felaketi şeklinde olması, her şeyi ortaya koyuyordu.
Bilhassa kapsadığı alan ve hayatını kaybedenlerin sayısı göz önüne alındığında, ne tür bir felaketin olduğu tartışılmazdı.
Kaldı ki aynı depremin tartışılacak yönü yoktu.
Özellikle kapsadığı alanın genişliği yanında etkisi, ilişkin olarak kayıplar göz önüne alındığında, ne tür bir felaket olduğunu gözler önüne sermişti.
İlişkin olarak, konuya ilişkin görüşlerini yansıtan bilim adamlarının, bugüne değin dünyada görülen 3.cü büyük deprem olarak nitelendirmeleri, ne denli büyük bir sarsıntı olduğunu açıklıyordu.
YORUMLAR