Nedense toplum olarak her şey olup bittikten sonra ahlarla vahlarla dövünür kısa bir süre zarfında bu yakınmalarımızı unutur gideriz. Her deprem sonrası kötü yapılaşmadan insanları depremin değil kötü inşa edilen binaların öldürdüğü gerçeğini göremeyiz. Ancak ne var ki asla doğru dürüst önlem almayız. 1999 yılında yaşanan büyük Marmara depreminin hemen iki buçuk ay sonrasında ki depremi yaşayan Düzce’de depremden sonra yapılan kamu binaları bu depremde de en çok etkilenen ve hasar gören binalar olmuştur. Bu devletin bu konuda denetleme yapması gereken kurumları hiç mi sorumlu değildir? Bu inşaatların bir standartı bir güvencesi yok mudur? İki gün önce Düzce’de yaşanan depremde devlet niçin 7-8 saat gibi bir süreçten sonra tam teşekküllü olarak orada olmuştur. Oysa Düzce gerek İstanbul gerekse de Ankra’ya iki iki buçuk saatlik en kısa zamanda ulaşılabilecek konumdadır. Devletimizin şefkatli elleri elbette ki bu vatandaşlarımızın gereksinimlerini ve ihtiyaçlarını karşılayacak onların dertlerine deva olmaya çalışacaktır. Ne var ki esas mesele bundan sonra yapılması ve yapılacağıdır. Bir süre ah vah deyip konu yine unutulacak veya bu sefer akıllandık bütün tedbirleri olması gibi yapmak mi olacaktır. Bu depremden sonra beklenen büyük İstanbul depremini olacak olanları aklıma getirmek bile istemiyorum. Ülkemizde toplumumuz ne yazık ki balık hafızalı olup tüm bu yaşananları çok kolay unutabilmekten ve son noktada başımıza gelenleri Baştaki yöneticiler dahil kader diyebilmektedir. Sen gerekli önlemleri ve tedbirleri almazsan her şeyi Allahtan bekleyip başına gelenleri kadere bağlarsan daha çok ah v ah dersin. %75 birinci drece deprem kuşağı olan ülkemizin ne yazık ki yapı stoğu bu deprem gerçeğine uygun değil. Hükümetin geliştirmiş olduğu projelerde yeterli olmamış, yerel yönetimlerle siyasi iktidarın ortak paydalarda buluşamamaları da bu projelerin gecikmesine sebep olmaktadır. Asıl amacı millete hizmet etmek olan siyasi iktidarlarla çoğunluğu muhalif olan yerel yönetimler neden el ele kol kola kendilerini seçen milletine karşı birlikte olup hizmet vermek için seçimler esnasında millete verdikleri sözleri yerine getirmezler. Temennim bu ülkede bir an önce siyasi barışın sağlanmak suretiyle millet için yapılması gereken hizmetlerin ivedi olarak gerçekleşmesi ve bundan sonra yaşanacak elim olaylara karşılık hazırlıklı olabilmektir. Siyasi iktidar çoğunluğu muhalefet olan belediyelerle bir araya gelmek suretiyle bilim adamlarının yönlendirmesi doğrultusunda ülkemizin bu acı gerçeği konusunda neler yapabileceklerini tartışıp doğru projelerde millet adına bir araya gelmelidirler.
YAZARLAR
TÜMÜ
YORUMLAR