Bugün 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü. Peki çiftçilerimiz günlerini gönül rahatlığı ile kutlayacabilecekler mi? Bırakın kutlamaya Türk çiftçisi artık ayakta bile duramaz hale gelmiş, toprağını terkeden üretici sayısı her geçen yıl daha da artış göstermektedir.
Dünyada son yıllarda yaşanan pandemi süreci, tarımda girdi fiyatlarının artması sonucu maliyetlerin yükselmesi, iklim değişikliklerine bağlı olarak yaşanan kuraklık, savaşlar, göçler, ülkelerin gıda güvencesini sağlamaya yönelik uyguladığı korumacı politikalar, Dünya genelinde 795 milyon kişinin gıdaya ulaşmakta güçlük çekiyor olması stratejik sektör olan tarımı daha da önemli kılmıştır.
85 milyon nüfusumuz başta olmak üzere elli milyona yakın turistin gıda güvencesini sağlayan çiftçilerimizden başkası değildir. Dolayısıyla çiftçiler gıda güvencesinin teminatıdır. Bu eli öpülesi, baş tacı edilmesi gereken insanlarımız bağında tarlasında bahçesinde ahırında ağılında gece gündüz demeden çalışarak alın teri dökmekte ve ekonomimize katkı bakımından da önemli roller oynamaktadır. Bu kadar hayati öneme haiz görev üstlenen çiftçilerimiz her şeyin en iyisine layıktır ve dolayısıyla onlara hak ettikleri değer verilip daha fazla desteklenmelidir.
Çiftçiler onca emek ve zahmetle üretim yaparken gelirlerinde herhangi bir artış olmuyorsa sorunlar devam ediyor demektir. Dolayısıyla çiftçilerin üretim yolundaki engelleri kaldırmak suretiyle yaptığı işten para kazanmasını sağlamak gerekmektedir. Bu manada öncelikle mazot, gübre, yem, elektrik, tohum ve ilaç gibi girdi fiyatları makul seviyelere çekilmelidir. Tarım Bağ-Kur primleri çiftçilerin rahatlıkla ödeyebileceği miktarlarda olmalıdır. Destekler günümüz şartları göz önüne alınarak yeniden değerlendirilmelidir. Çiftçilerimize verilen doğrudan destekler, Tarım Kanununda öngörüldüğü gibi gayri safi yurtiçi hâsılanın yüzde 1’ine çıkarılmalıdır. Çiftçileri desteklerken küçük aile işletmeleri daima ön planda tutulmalıdır. Özellikle de gençlerin tarım ve hayvancılığa yönelmesini sağlayacak projelere ağırlık verilmelidir.
Ülkemizin yaşaması için tarımın, tarımın yaşaması için ise çiftçilerin yaşaması ve üretmeye devam etmesinden başka çaremiz yoktur.
Eğer tarımdaki sorunlar çözülmez bu şekilde devam ederse kıtlık kapıdadır haberiniz olsun. Türkiye’nin burada tekrar yazmaya gerek görmediğim herkes tarafından bilenen saçma sapan tarım politikalarından derhal vazgeçmesi ve milli bir tarım politikası oluşturması hayati bir zorunluluktur…
YORUMLAR