Şu sıra ülke olarak tek bir noktaya odaklandığımızı yadsımak mümkün değildir.
Hal böyle iken aksi söylenemez ve de iddia edilemezdi.
Bilindiği gibi 12 gün öncesinde ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi olmak üzere Doğu Anadolu ve Akdeniz Bölgelerinin bazı kesimleri, tarihin en büyük felaketiyle yüz yüze gelmişti.
İlişkin olarak, 10 ilimizle birlikte bağlı ilçe ve belde düzeyindeki yerleşim birimleri de 7,7 akabinde, 7,6 şiddetinde çok önemli bir depreme maruz kalmıştı.
***
Hiç kuşku yok, çok önemli bir depremdi.
Özellikle bir değil iki sarsıntı art arda gelince, her birimizi derinden etkilenmişti.
Sonra nasıl kayıtsız kalınırdı!
Deprem, ülkemizin nüfus bağlamında yoğunluk içeren 3 bölgesini etkisi altına almıştı.
Hem de kısa aralıklarla.
Bunun neticesinde şu ana kadar enkaz altından 38 bin civarında vatandaşımızın cansız bedeni çıkarılmıştı.
Enkaz çalışmaları çok yönlü olarak devam ettiği için hiçte istemediğimiz halde, hayatını kaybeden başka vatandaşlarımızda olabilirdi.
Ve yaralananlar…
Açıklandığı kadarıyla bunların sayısı 80 bin gibi bir rakam içeriyordu.
Çok önemli bir sayı olduğunu kuşku yoktu.
Bu nedenle her biri çok sayıda doktorlar ve diğer sağlık personelleri tarafından sürekli kontrol altındalar.
***
Şu aşamada, her dem belirtildiği gibi tarihte eşine az rastlanan bir felaket üzerine tek arzumuz ve de beklentimiz vardı.
Yaralananların biran önce sağlığına kavuşmaları…
O takdirde milletçe biraz olsun teselli bulurduk.
Sonra, nasıl bulunulmazdı?
O gün bugün 75 milyon insanımız derin bir üzüntü içerisinde, aklı fikri o bölgedeydi.
Dolasıyla tek beklenti yaralananların biran önce sağlığına kavuşmaları…
Ancak o takdirde bir nebze olsun teselli bulunurdu.
Zira her dem altını çizdiğim gibi,
MİLLETÇE TEK BİR NOKTAYA ODAKLANMIŞTIK.
Bu nedenle, her an her dakika bir nebze olsun mutlu edecek bir haber bekleniyordu.
Nasıl beklenilmesin?
Böylesine üzüntülerin yaşandığı süreçte iyi bir haber, küçücükte olsa teselli bulunmasını sağlardı.
***
Kuşkusuz, milletçe tek bir noktaya odaklanmıştık derken, abartılı bir yaklaşım sergilememiştim.
Bakıp gördük, o gün bugün halkımızın aklı fikri o bölgede.
Gözlerini yirmi dört saat o bölgeden ayırmıyor.
Dolayısıyla tek beklentisi, iyi bir haber verilmesiydi.
Onca enkazın altından, bir tek dahi olsun insanımızın sağ çıkarılmasını beklemesi bu yüzdendi.
Nitekim çok mutlu olduğumuz ve sevinç çığlıkları attığımız anlar olmuştu.
Özellikle onca gün sonra bir ses bir nefes alındığı görüldüğünde, dünya sadece onların değil hepimizin olmuştu.
Bundan daha mutlu eden bir gelişme olmazdı derken, belirtmek istediğim temel nokta buydu.
Sonuçta onca süre sonrasında Allah’ın inayetiyle bir can, günler sonrasında yaşama tutunmuştu.
Ardından keşke deniyordu.
Daha da insanımız toprak altından gün yüzüne çıksalar.
***
Gözlenen gelişmeler üzerine milletçe bir noktaya odaklandık yaklaşımını kimse karşı çıkamaz ve de aksini iddia edemezdi.
Kaldı ki aradan geçen bunca süreye karşın halkımızın aklı fikri orada…
Bir ses bir nefes bekliyor derken, afaki bir yaklaşım sergilemediğimi, onca kez kaleme aldığım yazılarımla defaten belirtmiştim.
Ülke ve millet sevgisiyle örnek teşkil eden hasletlerin sahibi insanımızın, 10 ilimizi etkileyen deprem karşısında sergilediği tavır her şeyi gözler önüne serdiğine göre her birimize düşen görev, saygı duymaktır.
Ve de olmazsa olmaz kabul edilen BİR NOKTAYA ODAKLANMAKTIR.
YORUMLAR