Aynı başlığı taşıyan yazımın ilk bölümünde, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Op.Dr. Osman Gürün’ün, hizmet akışı bağlamında karşılaştığı bir takım sorunların altını çizdiğini vurguladım.
Oysa başkanla yıllar içerisinde gerçekleştirdiğimiz sayısız TV programlarında, dikkat çeken bir yaklaşımı olmuştu.
“Benim şikâyet etmeye hakkım yok.
Halk her seçimde şahsıma teveccüh gösterdiğine göre bir şekilde sorunların üstesinden gelmeliydik.”
Başkan Gürün yıllarca aynı yaklaşım içerisinde olmasına karşın, günümüz koşullarında şartlar değişmişti.
Öncesinde bir şekilde sorunların üstesinden gelinirken, özellikle ekonomik koşullar tahminlerin üzerinde ağırlaşmıştı.
Hal böyle olunca hükümetin maddi bağlamda desteği olmalıydı.
Ama diyor başkan Gürün.
Sorunların giderilmesi bağlamında Cumhurbaşkanına ulaşmak istememize karşın, birebir görüşmelerimiz sağlanmıyor.
Dolayısıyla derdimizi iletemiyoruz.
İlişkin olarak, sorunların giderilmesi için sağladığımız kredinin Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması gerekiyordu.
Ne var ki belirttiğim gibi ulaşamadığımız için onay da verilmedi.
***
Kuşkusuz sıkıntılı bir durumdu.
Oysa sorunlar mutlak çözüm istiyordu.
Çare de Cumhurbaşkanının yaklaşımlarına bağlıydı.
Buna karşın açıklandığı şekliyle kendisine ulaşılamıyordu.
Gelişmelerin daha bir dikkat çeken noktası, başkan Gürün’ün belirttiği şekliyle CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanlarının Cumhurbaşkanıyla görüşememeleri…
Gelişmelere yönelik yaklaşımlarını sürdüren başkan;
30 Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Cumhurbaşkanı ile bir toplantı yaptık.
Belli aralıklarla benzer toplantının yapılmasını istedik.
Ama birden birliktelik kesildi.
Şu an hiçbir şekilde randevu verilmiyor.
Gözlenen gelişmelere yönelik olarak başkan Gürün, bir yaklaşımda daha bulunuyor.
Kişisel değil grup olarak gidelim. Her il kendi problemlerini anlatsın.
Belki AK Partili belediye başkanları kendi problemlerini iletebiliyorlar.
İletsinler, onların da çözümleri olsun.
Ama bizim direk olarak iletme imkanımız yok.
Sayın bakanlarla zaman zaman bir araya geliyoruz.
Sanki ben şehrin yerlisi değil de yabancısıymışım gibi bir defansın olduğunu görüyoruz.
Kabul edelim ki başkanın açıkladığı hususlar, tasvip edilemezdi.
Özellikle sorunların çözümü noktasında Cumhurbaşkanlığı Makamı ve bazı bakanların yaklaşımları, sorunların çözümünü daha da zorlaştırıyordu.
***
Bu arada başkan Gürün, çevreden dem vuruyor.
Muğla’nın % 60’na maden arama ruhsatı verildiği için çevre ile ilgili belediye olarak 84 tane dava açtık.
Kazandığımız, az miktarda kaybettiğimiz ve devam eden davalar var.
Buna karşın başkanın bir çağrısı vardı.
Önce bize gelin, beraber oturalım, planlarla ilgili hassasiyetleri ön plana çıkararak yapalım.
Ne var ki batan geminin malları gibi her tarafta bir rant yaratılma şeklinde bir anlayışın sonunda planlar yapılıyor.
Bizde itiraz etmek zorunda kalıyoruz.
Anlaşıldığı kadarıyla başkanın yaklaşımlarının aykırı bir tarafı yoktu.
Ne var ki, rant söz konusu olunca, tasvip edilmeyen yaklaşımlar gözleniyordu.
Özellikle zeytinlikler ve ormanların talan edilmesi, daha bir tepki çekiyordu.
***
Büyükşehir Belediye Başkanı Op.Dr. Osman Gürün, il genelinde gözlenen gelişmeler üzerine görüşlerini yansıtmayı sürdürüyordu.
“Yükümlü olmadığım yerde para harcarsam, soruşturma açılabilir” derken, yetki alanına giren yerler için yaptırımlarda bulunulacağını belirtmek istiyordu.
Başkanın bir başka yaklaşıma itirazı vardı.
Türkiye’nin en pahalı suyunu Muğla kullanmıyor.
Biz belediye olarak kafamıza göre fiyat belirlemiyoruz.
Kaldı ki belediye de vatandaşlar gibi bir takım ekonomik sıkıntıları yaşayan bir kurum.
Muğla ile ilgili önemli bir husus daha vardı.
Orta ve alt gelirli aileler için Muğla’dan ev almak hayal oldu.
Bu konuyu açıklarken başkan Gürün, Muğla’nın özellikle kıyı bölgesinde arz talep dengesinin bozulduğunu vurguluyordu. Bu arada bir serzenişi vardı.
Orman yangınlarına yönelik çalışmalar konusunda bilgi verilmiyor.
BAŞKANIN HAKLI SERZENİŞİ DERKEN vurgulamak istediğim ayrıntı buydu.
Başkan Gürün devamla, belediyelerin ormana müdahale gibi bir görevi yok.
Buna karşın muhtemel yangınlarla ilgili elimizden geleni yapıyoruz.