Türkiye olarak önemli bir konuda açmaz içerisinde olduğumuz yadsınamaz.
Buna ilişkin gelişmeler ayan beyan ortada olduğuna göre aksi de söylenemez.
Hal böyle olunca tek söyleyebileceğimiz, değişen hiçbir şeyin olmadığı…
Dün olduğu gibi bugünde aynı…
Şayet yaklaşımlar devam edip giderse, gün gelir birçok ülke gibi karşıdan bakar hale geliriz.
***
Kuşkusuz neden dem vurduğum konusunda tereddütler olsa da özde kestirilmiştir.
Yine de vurgulamak gerekirse “Ormanlarımız” dan dem vuruyorum.
Hani bir zamanlan uçsuz bucaksız, seyrine doyum olmayan doğa harikası varlıklarımız vardı ya!
Söz konusu olan onlar.
Ne var ki, böylesine değerli varlıklarımızı yeterince koruyamadık ve koruyamıyoruz.
Kaldı ki bu yaklaşım abartı değildi.
Elimizin altındaki çeşitli kitaplar, ansiklobediler ve dergilere bakalım.
Ülkemizin çok önemli bir kesiminin ormanlarla kaplı olduğunu görürüz.
Özellikle Karadeniz kıyılarından başlayıp, Marmara ve Ege üzerinden Akdeniz kıyılarına uzanan sahil kesimi…
Yanı sıra diğer bölgelerimizin orman ürünlerinin yetişmesine elverişli kesimleri…
Kısaca dense ki zamanla ülkemizin bir ucundan diğerine, uçsuz bucaksız ormanlar kaplıyordu.
Bizlerde seyrine doyamıyorduk.
Doğruydu.
Aynısıyla vaki olduğu için aksi söylenemezdi.
***
Hal böyle iken dense ki bugün ne durumda?
Orman varlığı yönünden ülkemiz hangi konumda?
İlişkin olarak yaşadığımız kent Muğla, bir takım tahribatlara karşın ormanlarımızı koruyabildi mi?
Daha da benzer yaklaşımlar.
Ne yazık ki bu sorulara tümüyle olumlu cevap vermek mümkün değil.
Verilemezdi…
Söz konusu ormanlarımız bir şekilde tahrip edilmişlerdi.
Kimileri tarla açmak için tahribata yöneldiler,
Bazıları yakacak ihtiyacını karşılamak maksadıyla benzer girişimlerde bulundu,
En anlaşılmaz olanı bilinçli bilinçsiz ormanların yangınlara maruz kalmasıydı.
Sonrası malum…
Yakıp, yıkılan ve tarumar edilen ormanlar…
***
Gözlenen bu tür olumsuz gelişmeler üzerine düşünüyorsunuz.
Nedendi?
Böylesine önemli bir varlık için hoyratça kullanım altında yatan temel neden neydi?
Aslında bir değil birçok sebep vardı.
Her şeyden önce kıymet bilmemek…
Aksi olsaydı bu denli geniş alanlarda kullanılan malzemelerin orman ürünleri olduğu bilinciyle hareket edilirdi.
Ama değil…
Sıkça vurgulandığı halde hala orman varlığının kıymeti bilinmiş değil.
Dolayısıyla idrakinde değiliz.
Yoksa, değil tahrip etmek yanına yaklaşmaktan çekinilirdi.
***
Her şeye karşın dense ki, günümüz koşullarında orman varlığının kıymeti biliniyor mu?
Bir yerde geçmişten günümüze gözlenen olumsuzluklara bakarak, koruyup, kollayıp gelecek kuşaklara aktarmanın kaçınılmaz olduğu bilincine varıldı mı?
Yoksa, hoyratça yaklaşımlar sürüp gidiyor mu?
Kabul etmek gerekir ki halkın bu konudaki bilinci, geçmişe göre çok daha memnuniyet verici.
Her ne kadar ara sıra benzer orman yangınları gözlense de asıl sebebin, daha çok doğal yollardan olduğu görülüyor.
Bunun dışında gözlenen eylemler için tek söyleyebileceğimiz, böylesine kıymetli varlıklarımız için BAKIŞ AÇISININ DEĞİŞMESİ.
Dolasıyla böylesine önemli bir varlığımızın korunup, kollanarak gelecek kuşaklara aktarılması.
YORUMLAR