ALKIŞI HAK EDENLER

Geçtiğimiz Pazar günü öylesine önemli gelişmelere tanık olduk ki, müsebbipler yanında asıl alkışı hak edenlerin halkımız olduğuna kuşku yoktu.

Elbette Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin olarak adayların sergilediği tavır ve yaklaşımlar önemliydi.

Dolayısıyla halk iradesinin esas teşkil ettiği seçim sonrasında, ülkemizin Cumhurbaşkanı olacaklardı.

Başkaca bir yaklaşım tasvip edilmeyeceğine göre olması gerektiği şekilde tutum ve davranışlar sergilenmeliydi.

Nitekim sergilendi.

Hem de karşılıklı olarak.

Bu nedenle koşulsuz ALKIŞI HAK ETMİŞLERDİ.

                                                                       ***

Hiç kuşku yok Cumhurbaşkanlığı seçimi, her bakımdan önemliydi.

Bu nedenle tüm dünya ülkeleri yayın organları, söz konusu seçimi birinci haber olarak vermişlerdi.

Hem de uzunca bir yayınla.

Bunda abartı yoktu.

Seçime yönelik olarak sadece Avrupa ve Asya Kıtasında konuşlanan ülkeler değil her biri, yanı sıra ABD dahi Cumhurbaşkanlığı seçimini birinci haber olarak vermeleri, her şeyi anlatıyordu.

İlişkin olarak uzunca bir süre seçime yönelik yorumlar da eklenerek, halkın iradesi sonucu yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ı kutlamışlardı.

                                                                      ***

Belirttiğim gibi aynı seçime yönelik olarak tüm dünyanın gözü üzerimizdeydi.

Kuşkusuz bu durum abartı olarak kabul edilemezdi.

Özellikle ülkemizin konumu, demokratik yapısı ve mevcut nüfusu, dikkat çeken bir özellik arz ediyordu.

Bu kadarda değildi.

Her dem vurgulandığı gibi dünyanın en kritik, ilişkin olarak stratejik özelliği itibariyle dikkatlerin üzerimizde olduğu süreçte ülkemizdeki gelişmeler, sıradan olaylar silsilesi olarak algılanamazdı.

Nitekim aynı seçim nedeniyle dünya ülkelerinin gözünü Türkiye’nin üzerine çevirmesi, her şeyi ortaya koyuyordu.

Bu nedenle ülkemizde gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimi, sıradan bir halk oylaması olmanın çok ötesindeydi.

                                                                          ***

Aslında söz konusu Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik olarak alkışı hak edenler sadece, Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan ve kendisine yakışan olgunluk içerisinde tavır ve davranışlar sergileyen Kemal Kılıçdaroğlu değildi.

Elbette her ikisi olması gereken olgunluk içerisinde yaklaşımlar sergilemişlerdi.

Özellikle halkın asla tasvip etmediği, birbirlerini rencide eden konuşmalar yapmaktan uzak durdular.

Bunun üzerine dense ki;

Her iki aday, karşılıklı saygı çerçevesi içerisinde hareket ettiler.

Bu nedenle sonuna kadar ALKIŞI HEK ETTİLER.

Seçimin demokratik bir yarış olduğu bilinciyle, halkın asla tasvip etmediği konuşmalar yapmaktan çekindiler.

Kısaca kendilerine yakışan tutum ve davranışlar sergileyerek, halkın övgü ve takdirini kazandılar.

                                                                        ***

Gerek Cumhurbaşkanlığına aday olan Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu, gerekse halkın aynı seçime yönelik olarak sergiledikleri yaklaşım ve tavırlar, tasvip edilen şekildeydi derken abartı yoktu.

Üstelik kritik bir seçimdi.

Hem ülkemiz adına, hem de bizatihi adaylar bağlamında.

Hal böyle olunca, her iki aday yanında halkımızın yaklaşımlarının takdire şayan olması, tüm dünyanın dikkatini çekmişti.

Özellikle demokrasiden nasibini alamayanlar bir yana çoğu batılı ülkelerin, ülkemizdeki seçimle ilgili övgü dolu sözler sarf edip yazıya dökmeleri, bizim açımızdan gerçekten çok önemliydi.

Değil mi ki yıllar boyu birçokları, demokrasi bağlamında ülkemizi itham eden tavır ve yaklaşımlar içerisinde olmuşlardı.

Şimdi halkımızın sergilediği demokratik yaklaşımlar üzerine, bazıların söyleyecek sözleri olamazdı.

Kaldı ki bu seçim bazı ülkeleri şok etse de, örnek tekil eden demokrasi hamlesi olduğuna en küçük kuşku yoktu.

                                                                       ***

Sonuçta halkımız, tüm dünyanın gözü üzerinde olduğu bir süreçte, kendisine yakışan olgunluk ve vakar içerisinde hareket ederek, demokratik hakkını kullanmıştır.

Bu nedenle kimler nasıl bir yaklaşım içerisinde olsalar,

Özellikle burnundan kıl aldırmayan sözde batılı ülkeler gördü ki Türkiye, hak iradesinin egemen olduğu bir ülke olarak emin adımlarla geleceğe uzanmaktadır.

Bunda abartı olmadığı için kimsenin zerrece şüphesi yoktu.

Üstelik olamazdı da.

Gelişmeler, en ince ayrıntıya kadar ortadaydı.

Hal böyle olunca tek şey söylenirdi.

ASIL ALKIŞI HAK EDEN HALKIMIZDIR