Merhaba Sevgili Okurlar,
Hem dünya gündemi hem ülke gündemi hem de Muğla gündemi çok yoğun geçiyor. Hepsini takip etmek epey zaman alıyor ve tabiri yerindeyse 7 gün, 24 saat yetmiyor.
Bu yazım daha önce yazmış olduğum 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa bağlı olarak çıkarılmış yönetmelikle ilgili olacak.
5403 sayılı yasanın 8/K maddesine göre; 22 Ağustos 2024 tarih ve 32640 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelik maddeleri üzerinde yorumlarımı sizlerle paylaşacağım. (https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2024/08/20240822-1.htm)
Yönetmeliğin amacı; üst üste 2 yıl işlenmeyen tarım arazilerinin Bakanlıkça kiraya verilerek tarımsal üretime kazandırılması. Sihirli kelime “tarımsal üretim” olduğu sürece amaç her zaman ki gibi makul ve mantıklı. Şahsım olarak tüm atıl olan tarım arazilerinin bir an önce tarımsal üretime kazandırılmasını sonuna kadar destekliyorum.
Yönetmeliğin oluşturulması aceleye gelmiş olmalı ki tarihsel aralıklarla ilgili sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Hiçbir hazırlığı ve alt yapısı olmadan hazırlandığını düşündüğüm yönetmeliğin madde 7/(2) İşlenmeyen tarım arazilerinin tespitinde, içinde bulunulan yılın 1 Eylül tarihi ile bölgelere göre değişen hasat dönemi dikkate alınarak en geç takip eden yılın 31 Ağustos tarihine kadar olan süre dikkate alınır. Demektedir.Yani 22 Ağustos’ ta yönetmelik yürürlüğe girdi, 1 Eylül’ den itibaren birinci yılın tespitini yap, sonraki yılın 31 Ağustos’ una kadar ikinci yılın tespitini yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Yönetmelikte yazan üst üste iki yılı, bir takvim yılına sığdırmaya çalışmaktadırlar. Tarımsal üretim gibi hassas bir konuda adeta yangından mal kaçırmaktadırlar.
Çiftçilerimiz kendi bölgelerindeki arazileri sahibinden ücreti karşılığında veya ortağa girerek zaten kiralayabiliyorlardı. Üst üste iki yıl işlenmeyen tarım arazilerini kim kiralayacak üzerinde durulması gereken konu bence bu olmalı. Yönetmelikte
(8) Kiralama öncelikli olarak; kiraya verilecek tarım arazisinin bulunduğu yerleşim yerinde ikamet edenlere, sivil toplum kuruluşlarına ve meslek odalarına yapılır.
(9) Kiralanacak tarım arazileri; rayiç kira bedelinden az olmamak üzere öncelikle istekli olan sekizinci fıkrada belirtilen öncelikli gruplara, öncelikli gruplardan birden fazla istekli çıkması halinde en yüksek teklifi verene, öncelikli gruplardan istekli çıkmaması halinde ise diğer isteklilerden en yüksek teklifi verene kiralanır.
(10) Teklif edilen en yüksek kira bedelinin eşit olduğu birden fazla başvuru olması durumunda, bu başvurular arasından arazilerini yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğüne ulaştıracak malike, sınırdaş veya en yakın arazisi bulunan işletmeye öncelik sıralaması dikkate alınarak kiralama yapılır. Demektedir. İhaleye girecek olanlarda yerli, yabancı işletmeci ayrımı yapılmamıştır. Bunun sıkıntılı tarafını şu şekilde örnek vermek istiyorum.
Türkiye’ deki tüm verimli ve devasa büyüklükteki ovalardan birinde 1000 (bin) dönüm bir arazinin kiralama ihalesine o bölgeden kimse katılmadı, yerli işletmelerden de katılan olmadı. X adlı yabancı sermayeli işletmede teklif verdi ve araziyi kiraladı, ekti, suladı, gübreledi, biçti ve hasadını yaparak ambarlara doldurdu. Hükümet alım fiyatlarını belirledi ve belirlediği fiyat işletme sahibinin işine gelmedi. Ben ürettiğimi Türkiye Cumhuriyeti’ne satmak istemiyorum dediği zaman ne halt edeceğiz.
İç Anadolu Bölgesi tahıl ambarımız durumundaydı. İç Anadolu’ da aynı zihniyetteki işletmeler tüm kiralık arazileri kiraladığını ve sonuçlarını Siz düşünün! Bu tarımsal üretimde tekelleşmeye gider mi? Gitmez mi?
Kanun, yönetmelik, tebligat veya talimat adı ne olursa olsun bunlarla tarımsal üretimi arttıramazsınız. Ziraat odaları, Meslek odaları, üretici birlikleri ve çiftçiler ile masanın etrafında oturmadan Türkiye’ nin tarımsal üretim sorunlarını çözemezsiniz.
Üretici maliyetlerinin çok yüksek olduğunu ziraat odaları, süt birlikleri, üretici birlikleri ve çiftçiler her zaman dile getirmektedirler. Üretimden vazgeçmemeleri için desteklenmeleri kanaatinde olmuşumdur hep. Eğer üretmezler ise kıtlık çekeceğimiz aşikardır. Dışardan tarım ürünleri ithal etmekteyiz ve nüfusumuz geçici sığınmacı ve kaçaklarla arttıkça ithalatımızda artmaya devam edecektir.
Acilen tarımsal ürünlerin ithalatının planlı bir şekilde sonlandırılıp; Türk çiftçisinin desteklenmesi gerekmektedir.
“Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz. İyi çiftçi yetiştirdik; çünkü topraklarımız çoktur, iyi asker yetiştirdik: Çünkü o topraklara da göz diken düşmanlar fazladır. O toprakları sürenler, o toprakları koruyan hep sizlersiniz. Bundan sonra da daha iyi çiftçi ve daha iyi asker olacağız.” Diyen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü rahmet ve minnetle anıyorum. Kalın sağlıcakla…
YORUMLAR