Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Vekili ve Ar-Ge Başkanı Prof. Dr. Doğan Aydal, yaptığı yazılı açıklamada, “Bugünlerde en çok konuşulan konulardan biri, devlet memurluğuna kadrolu veya sözleşmeli olarak girmek isteyecek adaylar için 35 yaş sınırının konulmasıdır. Bu yaş sınırının konulması ile ilgili olarak, özellikle adaylar, akademik çevreler ve hukuk çevreleri, bu sınırı vatandaşlar arasında bir ayırımcılık olarak adlandırmakta ve bu sınırın kaldırılmasını talep etmektedir. Devlet basit bir mantıkla ‘İşe kabul ve istihdam sürecinde, hizmetin zorunlulukları nedeniyle yaş sınırlarının belirlenmesi ve uygulanması, gereklilik ve amaçla orantılı olması şartıyla yaşa dayalı farklı muamele ayrımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceği hallerdendir’ demektedir. Yaşa dayalı sınırın kaldırılmasını talep eden çevrelerin dayandıkları madde, Anayasa’nın eşitlikle ilgili 10. maddesidir. Bu madde ‘Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’ demektedir. Anayasa’da dayanak olarak gösterilen bir diğer önemli madde de 48. maddedir. Anayasa’nın ‘Çalışma ve sözleşme hürriyeti’ başlıklı 48’inci maddesi şöyledir; ‘herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir’” diye konuştu.
Aydal, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bütün bu gerçeklere rağmen devlet, kadrolu veya sözleşmeli personel alımlarında 35 yaş sınırını bir teamül olarak personel iş müracaat formlarına yazmaktadır. Devletin bu sınırı getirmesindeki esas sebebin, yaş ilerledikçe fiziki gücün azalmakta olduğu mantığıdır. Bazı fiziki güç isteyen işler için bu doğruymuş gibi gözükebilir. Ancak günümüz dünyasında, bilgisayar teknolojileri, nano-teknoloji, uzay bilimleri, mikroçip teknolojisi, biyo-teknoloji, nükleer teknoloji ve benzeri onlarca konuda uğraşan kişilerin en çok verimli oldukları veya olacakları dönem 35 yaş sonrasıdır. Bu kişilerin fiziki gücü değil beyin gücü devrededir ve devlet de bu gücü kullanacaktır. Bu sınır kaldırılmadığı sürece, yurt dışında çalışan ve ilerleyen yıllarda Türkiye’ye dönüp kadrolu veya sözleşmeli olarak devlet için çalışıp tecrübelerini gençlere aktarmaya çalışacak, Türk bilim insanlarına da büyük bir engel oluşturacaktır.”