Sadece günümüz koşullarında değil geçmişten günümüze yer eden bir realite vardı ki, görmemezlikten gelinemez.
Konuya ilişkin gelişmeler tüm ayrıntılarıyla ortada olduğuna göre farklı yaklaşımlar içerisinde de bulunulamaz.
Değilse haksızlık edildiğinin resmidir.
Üstelik bu tür bir yaklaşım içerisinde olmak, yakışık almadığı gibi gerçekleri görmemekle eşdeğerdir.
O nedenle asıl olan, yadsımanın mümkün olmadığı bir oluşumlar adına gereğini yerine getirmek.
Kısaca hak sahibine teslim etmektir.
Hal böyle iken her birimize yakışan tavır başkası olamayacağına göre, ne yapılacağı nasıl hareket edileceği bellidir.
***
Aslında vurgulamak istediğim temel noktayı, yeni kaleme alıyor değildim.
Aynı zamanda eğitimci olmanın verdiği bir yaklaşımla, yıllarca öğrencilerime aktarmaya çalıştım.
Eldeki verilerden hareketle konuşlandığımız kent Muğla’nın, Türkiye genelinde nasıl bir konumda olduğu,
Bilhassa, beşeri ve eğitim durumu olmak üzere çeşitli alanlara yönelik halkın yaklaşımları yanında, bünyesinde yer eden değerlerin mutlak surette sahip çıkılması gerektiği,
Zaman içerisinde de bunların, gelecek nesilleri aktarılmasının yadsınmaz bir sorumluluk olduğunun altını çizdim.
***
Aslında, gözlenen gelişmeler üzerine yadsımanın mümkün olmadığı bir takım değerler silsilesi vardı.
Dolayısıyla her biri adına gereğini yerine getirmek kaçınılmazdı.
Özellikle her birinin sıradan değerler silsilesi olmadığı,
Nice ülkeler halkında bu unsurların yer etmediğini,
Bir takım bilimsel veriler ışığında, her kesimin ilgisi ve bilgisine sundum.
Hem de hiç tereddüt etmeden…
***
Gözlenen gelişmeler bağlamında bir realite daha vardı.
Her kim olursa olsun, aynı yaklaşım içerisinde olmalıydı.
Özellikle söz konusu değerler silsilesinin her ülke halkında yer etmeyen unsurlar olduğundan hareketle, koşulsuz geleceğe taşınmalıydı.
O takdirde gelecek kuşaklarda, sahip olunan değerler bilinci içerisinde hareket ederek gereğini yerine getirirlerdi.
Getirmeliydiler.
Her biri onlara emanet edilen varlıklardı.
Dolayısıyla koruyup kollayarak gelecek nesillerin istifadesine sunulması, mutlak yerine getirilmesi gereken bir yaklaşımdı.
Aslında sadece belirli bir kesim değil, her birimiz aynı yaklaşımlar içerisinde olmalıyız.
Değil mi ki söz konusu kriterler, sıradan özellikler değildi.
Üstelik her ülke halkında, yeterince yer ettiği söylenemezdi.
Bu nedenle hiç tereddüt etmeden bize emanet edilen varlıklardır yaklaşım içerisinde hareket edilmelidir.
***
Aslında her vesileyle altı çizildiği gibi ortada, yadsımanın mümkün olmadığı, İnsanlığın hizmetinde olan bir takım değerler vardı.
Her biri diğerinin fevkinde olduğu için mutlak korunmalı,
Gelecek kuşakların da istifade edebilmeleri için ne gerekiyorsa yerine getirilmeliydi.
Kuşkusuz bu tür bir eğilim içerisinde olunduğu sürece gereği yerine getirilmiş olurdu.
Böylelikle sahip olunan değerler silsilesinin korunması noktasında yaklaşım gösterenler mutlu, hak sahipleri de bir şekilde memnun olurlardı.
***
Hiç kuşku yok sadece günümüz koşullarında değil, geçmişten bugüne her kesimi mutlu kılan, dolayısıyla tasvip edilen varlıkların başında ORMANLARIMIZ geliyordu.
Her şeyden önce kullanım alanının genişliği göz önüne alındığında…
Bu nedenle ortada yadsımanın mümkün olmadığı bir gerçek vardı.
Ormanlar, bu denli insanlığın hizmetinde olan varlıklar olduğuna göre mutlak surette korunmalı, dolayısıyla gelecek nesillerin istifadesine sunulmalıydı.
Ancak o takdirde gereği yerine getirilmiş olurdu.
Değilse en önemli varlıklarımızdan olan ormanları koruyamamanın ezikliği içerisinde olunacağında en küçük kuşku yoktur.
Kaldı ki GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANAMAYACAĞI İÇİN olamazda.
***
İlişkin olarak kabul edelim ki ormanlarımız adına yaklaşımlarımda abartı yoktu.
Özellikle kullanım alanlarının genişliği noktasında nasıl değerler silsilesi oldukları göz önüne alındığında.
Bu yüzden her birimizin yerine getirmekle yükümlü olduğu tek bir gerçek vardır.
Şartlar ne olursa olsun, gelecek nesilleri de düşünerek mutlak surette ORMANLARIMIZ KORUNMALIDIR.
Değilse bir vebal altında olunacağında en küçük kuşku yoktur.
YORUMLAR