Son yıllarda tıpkı hayvancılıkta olduğu gibi tarımda da peş peşe yaşanan olumsuzluklar çiftçiyi adeta sorunlar sarmalının içine itti.
Yanlış tarım politikaları, girdilerin yüksekliği, pandeminin etkileri derken bir de çiftçiyi geç gelen yağışlar olumsuz etkiledi.
Yağışlar mevsim normallerinden sonra gelirken, Türkiye genelinde normal mevsimlere göre yüzde 38 oranında azaldı. Tabi bu da üreticiler kışlık ekimini ertelemek zorunda bıraktı.
Sel, don, fırtına, aşırı yağış ve sıcaklık gibi doğal afetlerin yanı sıra kuraklık da hissediliyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün 2021 yılı raporunda sera gazı emisyonlarının, deniz seviyelerinin, okyanus ısısının ve okyanus asitlenmesinin rekor seviyeye ulaştığı ifade ediliyor.
Rapora göre iklim değişikliği, dünya çapında soğuk ve sıcak hava dalgaları, aşırı yağışlar, seller, kuraklık, tropik fırtına ve şiddetli fırtınalar şeklinde etkisini sürdürüyor. Raporda ayrıca küresel ısınma ve iklim değişikliğinin gelecekte gıda ve su kıtlığı, istihdam azalması, göç, ekosistemlerde dengesizlik, alt yapılarda zarar, sağlıksız bir yaşam ve düşük hayat standardı getireceği belirtiliyor.
Ülkemiz Akdeniz çanağında yer alması itibarıyla iklim değişikliğinden zarar görecek ülkelerin başında geliyor. 2020-2021 sezonunda yaşadığımız aşırı kuraklığın olumsuz etkileri hala devam ediyor.
2022 yılında Akdeniz ülkelerinden İtalya ve İspanya’da görülen aşırı kuraklık bu ülkelerin tarımsal üretimini de önemli ölçüde etkiledi. Türkiye’de tarımsal üretim, iklimdeki bu değişimlerden her geçen gün daha fazla etkileniyor. Çiftçilerimiz de bu değişim ve farklılıklara uyum sağlamakta oldukça zorluk çekiyor.
Yağışlar mevsim normallerine göre yetersiz kalırken, olması beklenen yağışlarda tarımsal üretim için beklenen aylarda gerçekleşmiyor. Kış aylarında bazı yıllar kar yağışı görülmezken, bazı yıllar normallerin üzerinde gerçekleşiyor.
Ayrıca, son yıllarda sonbahar aylarında gelmeyen yağışlar, yaz aylarında sel ve su baskınları oluşturacak düzeye ulaşıyor. Artık tarımsal üretimimizi değişen iklime göre yeniden şekillendirmemiz gerekiyor.
2022-2023 yılı tarımsal üretim ve pazarlama dönemi ekim ayı itibarıyla başladı. Başta kışlık hububat olmak üzere, bazı baklagiller, kanola ve bazı sebzelerin ekimleri yapılıyor.
Ülkemiz için temel ürünlerden buğday ve arpanın yer aldığı hububat ekimi, eylül ayının son haftası itibarıyla başlarken ülke genelinde ekimler ekim ayında yoğunlaşıyor.
Ziraat odalarından aldığımız bilgilere göre; özellikle kuruda yetiştirdiğimiz ürünler için önemli bir faktör olan ekim ayı yağışları yetersiz kalırken, bu durum kuraklık riskini artırdı.
Sonbahar aylarında gerçekleşen yağışları artık eskisi kadar göremiyoruz. Ülkemizde değişen iklimin yeni özelliklerinden biri sonbahar yağışlarının yetersizliği ve sıcaklıkların normallerin üzerinde seyretmesidir.
2019 yılından bu yana eylül, ekim ve kasım ayları yağışları normallerin altında gerçekleşiyor. 2022 Eylül ayı raporlarında da durum değişmedi. Eylül ayı yağışlarında mevsim normallerine göre yüzde 23 azalma görüldü. Yine sıcaklık verilerine bakıldığında 2022 yılı eylül ayı son 52 yılın en sıcak 7. Eylül ayı olarak gerçekleşti. Normalin üzerinde gerçekleşen sıcaklıklar yağış alan toprağı daha hızlı kurutuyor. Ekim ayı yağışları oldukça yetersizken hava sıcaklıkları da çoğu ilde mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşti.
Yağışlar, Türkiye genelinde normaline göre yüzde 38 azalırken, Akdeniz hariç tüm bölgelerde normalinin altında yağış kaydedildi.
Üreticilerimizin değişen iklime uyumlu üretim yapabilmesi ve gelir elde edebilmesi için değişen iklim koşullarına karşı üreticilerimiz desteklenmelidir.
Kuraklık verim sigortasında devlet desteği devam etmeli ve prim miktarları artırılmamalıdır. Çiftçimizin kuraklık verim sigortasına olan talebini artırmak için hasar tespitleri hassasiyetle yapılmalıdır.
Çiftçimiz kuraklık afetiyle karşılaştığında aldığı tazminat, zararını karşılamalıdır. Bölge bazında kuraklığa ve soğuğa dayanıklı tohum çeşitleri daha fazla geliştirilmelidir. Hastalıklara dayanıklı çeşitlerin de kullanım alanları yaygınlaştırılmalıdır. Basınçlı sulama imkanlarının artırılması sağlanmalı ve sulama maliyetleri düşürülmelidir.
Çiftçimiz zaten zor günler geçirmektedir. Eğer önümüzdeki yıllarda gıdaya ulaşımda zorluk yaşamak istemiyorsak çiftçimizi yine eskisi gibi ekip-biçer hale getirmek zorundayız…
YORUMLAR