Dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarının hızla arttığı bir dönemde ülkemizin topraklarını boş bırakma lüksümüz yoktur.
Ülkemizde yetişen bir çok stratjek tarımsal ürünümüz mevcut iken bunların başında da buğday geliyor.
Buğdayın 2021 yılında ekim alanı 6,7 milyon hektar. Biz buğdayın ekim alanına yakın bir alanda ülke olarak üretim yapamıyoruz. 6 milyon hektar alanda çiftçiye sanayicinin talep ettiği kaliteli üretimi yaptırabilmeliyiz. Bunu başarabilirsek, 2021 yılında yapılan toplam 8,1 milyon ton buğday ithalatına ihtiyaç duymak bir yana ihracat yaparak tarımın ülke ekonomisine katkısını artırabiliriz. Diğer taraftan üretim planlamasının yapılamaması, sözde değil, tarafların hakkını koruyan gerçek anlamda sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılamaması, artan üretim maliyetleri, ürün satış fiyat belirsizliği gibi nedenler çiftçinin dönemsel karar almasına neden olmaktadır.
Tarımda plansızlık ve kontrolsüzlük üretimin şeklini de değiştirmektedir.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği verilerine göre; 2002 yılından bu yana ülkemizde işlenen tarla alanı ve uzun ömürlü bitki alanı toplamda 26,5 milyon hektardan 3,4 milyon hektar azalmayla 23,1 milyon hektara düşmüştür. Toplam tarla bitkisi alanları 23,9 milyon hektardan 4,3 milyon azalmayla 19,6 milyon hektara gerilemiştir. Buna karşılık meyve bahçeleri, bağ ve zeytinlik gibi uzun ömürlü bitkilerin toplam alanı ise 2,6 milyon hektardan yaklaşık 900 bin hektarlık artışla 3,5 milyon hektara ulaşmıştır. Bu durum bize tarla alanlarının meyve bahçesi ve bağ alanına dönüştüğünü göstermektedir.
Ancak bu dönüşüm sadece üreticinin kısa vadeli anlık kararına bırakılmamalı, Bakanlıkça ülkemizin tarla bitkilerine olan ihtiyacı dikkate alınarak belli bir destekleme politikası çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Örneğin; buğdaydan beklediği geliri elde edemeyen üretici tarlasını, oldukça yüksek bahçe kurma masrafını göze alarak, o sene fiyatı yüksek olan meyve bahçesine dönüştürmekte ancak bir süre sonra plansız üretim nedeniyle umduğunu bulamayabilmektedir.
Buğday üreticisinin meyve ve sebze üretimine yönelmesi, gelecekte buğday üretimi için en büyük tehditlerden birini oluşturacaktır.
2021 yılı itibariyle toplam alanı 9 milyon hektara ulaşan 376 adet ova tarımsal sit alanı olarak belirlenmiş ve koruma altına alınmıştır. Bunu toprağı korumak adına atılmış, önemli bir adım olarak görüyor fakat yeterli değildir.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tarım arazilerinin korunması ve amaç dışına çıkarılmasının önlenmesi amacıyla çalışmalar yapılmakta, çeşitli Kanunlar çıkarılmaktadır. Birliğimizin de tarım arazilerini daha fazla koruyabilecek, parçalanmanın önüne geçecek şekilde güncellenmesi konusunda destek verdiği 5403 sayılı Toprak Koruma Kanunu bu konudaki Kanunların başında yer almaktadır.
Yine Hazine arazilerinde ecrimisil ödeyerek tarım yapan yüzbinlerce çiftçinin yıllardır bekleyen ve yılan hikayesine dönen sorunuyla ilgili olarak, Birliğimiz geçmiş yıllarda yoğun çaba göstermiştir. Yapılan girişimler sonucu 2018 yılında ecrimisil sorunu, dönemin Başbakanı’nın talimatıyla 4706 sayılı Kanuna eklenen ek madde ile yeniden düzenlenmiş ve hazine arazileri bu tarihten itibaren daha kolay kiralanarak, işlenebilir hale gelmiştir.
Sağlanan bu kolaylık ile Milli Emlak Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2018 yılından bu yana 79 ilde 54 bin 643 çiftçimize toplam 59,6 bin hektar hazineye ait tarım arazileri arpa, buğday, yulaf, mısır, çeltik, ayçiçeği, narenciye bahçeleri, zeytinlik vb. amaçlarla kullanılmak üzere kiraya verilmiştir. 2021 yılsonu itibariyle halen hazine mülkiyetinde 114 bin hektar bağ-bahçe alanı ve 1,9 milyon hektar tarla alanı olmak üzere toplam 2 milyon hektar tarım alanı bulunmaktadır. Hazineye ait bu alanlarda tarım yapan çiftçilere arazilerin satışının veya uygun koşullarda kiralamanın yapılabilmesi için yeni bir düzenleme yapılarak başvuru tarihleri uzatılmıştır.
Yine 5403 Sayılı Toprak koruma ve Arazi Kullanım Kanunun 14. Maddesi ile 2021 yılı itibariyle toplam alanı 9 milyon hektara ulaşan 376 adet ova tarımsal sit alanı olarak belirlenmiş ve koruma altına alınmıştır.
Bütün bunlara rağmen çıkarılan Kanunlar yapılan çalışmalar yeterli olmamakta, tarım arazilerindeki tehditler devam etmektedir.
Türkiye’nin topraklarına ve suyuna daha fazla sahip çıkması, derhal Milli bir tarım ve su politikasını hayata geçirmesi gerekmektedir…
***
Bayramın Muğlamıza, ülkemize ve bütün Türk Dünyasına hayırlar getirmesi dileklerimle herkesin bayramını kutlarım.
YORUMLAR