Uluslararası Tarım ve Gıda Konfederasyonu (TARIMKON) Başkanı Hakan Yüksel, “ Herkes tarım için seferber olmalı” diyerek tarımda seferberlik çağrısı yaptı.
Sayın Yüksel’in bu çağrısına katılmamak mümkün değil. Yüksel; “ Bu gerçekliği bir milli mesele olarak ele almanın zamanı çoktan geldi de geçiyor bile. Aksini düşünemiyoruz. Artık konuşma değil, icraat vakti. Sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan bir şeyler yapmasını beklemek yetmez. Herkesin top yekûn milli seferberlik içinde bir şeyler yapması gerek” dedi.
Sayın Yüksel’in bu çağrısına katılmamak mümkün değil.
Daha 10-15 yıl öncesine kadar kendi kendine yetebilen bir tarım ülkesi iken, ihraç kalemlerinin başında tarım ürünleri yer alırken; gel gör ki, şimdi samanı bile dışarıdan ithal eder, bereketli topraklarımız bomboş kalırken, Afrikalarda toprak kiralayıpta (!) oralarda tarım yapar (!) hale geldik.
Tarımın ve gıdanın ne kadar yaşamsal bir değer taşıdığını pandemi döneminde çok daha anladık.
Ülkemizde şuan yaşayan tüketicisinden öğretim görevlisine, memurundan siyasetçisine, öğrencisinden bilim adamına herkes, her dönem ülkemiz tarımının ve çiftçilerinin sorunlarını biliyor, her ortamda konuşuyor. Herkesin bir fikri söylemi var, ama herkes bir başkasından bir şey yapmasını bekliyor, kimse bu sorunun çözümü için bir şey yapmıyor. Ey fikir sahibi kardeşim düşün ki; tarım sadece tarım değildir. Tarım beslenmedir, ekonomidir, sağlıktır, sanayidir, turizmdir, iş aştır, istihdamdır, ticarettir, barıştır, savaştır, milli güvenliktir. Tarım öyle bir sektördür ki, sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan bir şeyler yapmasını beklemek yetmez. Tarımsal sorunlar, tarımsal üretim öyle elinizdeki telefon uygulamalarındaki oyunlar gibi sihirli bir tık ile yapılmaz. Tarım; emek, alın teri, zaman, sabır, gayret bekler. Tarımda bu gün yapılan bir hata veya iyi bir projenin sonucunu görmek tarla bitkilerinde en az 1 yıl, meyvecilikte 4, hayvancılıkta 10 yıl zaman gerektirir. Tarım öyle bir sektördür ki, beni ilgilendirmez diyebilecek ve bir sektör ne bir kurum, ne de bir kişi olabilir.
Dünya ve ülkemiz her geçen gün daha fazla şehirleşiyor, kırsal alanlar daralıyor, tarımsal faaliyetler azalıyor. Yakın zamanda kaçınılmaz son olacak gıda ve su savaşları çıkmadan hep birlikte top yekûn bir milli seferberlik içinde bir şeyler yapmak gerek. Tüm Bakanlıklar, valilikler, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşlar, üniversiteler, sanayi teşkilatlar, perakendecilik sektörleri, tüketici temsilcileri ve halk hep birlikte tüm tarafların ‘bu bizim sorunumuz, çözülmesi şarttır. Bunun için ben ne yapabilirim, samimiyetle elimden ne gelir’ demesi gerekiyor. Artık konuşma değil, icraat vakti. Tarım ve Orman Bakanlığı, siyasi, makam, mevki kaygısından uzak, siyasi taraf gözetmeksizin konuya milli mesele olarak bakarak tüm taraflara bir çağrı yapmalıdır.
Türkiye’nin yarından tezi yok derhal ama derhal Milli ve sürdürülebilir bir tarım ve su politikası oluşturmalı ve hayata geçirmelidir. Yanlış tarım politikalarından da derhal uzaklaşılmalıdır. Unutmayalım; toprak ve su varsa tarım vardır. Bunlar varsa da yaşam vardır.