Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Çomakdağ Köyü’ndeki kadınlar, günlük hayatlarında renk cümbüşü giyim kuşamlarıyla 500 yıllık geleneklerini hala yaşatıyor. “Çiçek kokan kadınların köyü” olarak da bilinen Çomakdağ Köyü’nde, başlarına çiçek takmadan güne başlamayan Çomakdağlı kadınlar, kıyafetleri kadar yaşadıkları rengârenk evlerde Yörük kültürünü yaşatmaya devam ediyor.
Muğla’nın Milas İlçesi’ne 35 km uzaklıktaki Beşparmak Dağları’nın tepelerinde 500 yıl önce kurulan ve şuan yaklaşık 300 hane olan Yörük Köyü Çomakdağ’ında, o gün bugündür gelenekler yaşatılıyor. Güne başlarına çiçek takarak başlayan kadınlar, yöresel kıyafetleri ile yaşamlarını sürdürüyorlar. Özgün yapısını koruyabilmiş ender yerlerden biri olan Çomakdağ Köyü, tarihi taş evleri ile de Ege’de kültür turizminin en çok ilgi gören köyleri arasında ki yerini aldı.
KIYAFETLERİ RENK CÜMBÜŞÜ
Günlük yaşamda giydikleri renk renk ipekten kıyafetleri, altın takıları, iki dal fesleğen ve kır çiçekleriyle süslü geleneksel başlıklarıyla nam salan Çomakdağlı kadınlar, köyü ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Yurt içi ve yurt dışından gelen turistler için köye kalabalık gruplar halinde foto safari düzenleniyor. Etkinliklerde Çomakdağ sakinleri, yöresel mimariyi yansıtan evlerinde rengârenk kıyafetleriyle, safariye katılan fotoğraf sanatçılarına poz veriyor.
KIYAFETLERİNİ ALTIN VE ÇİÇEKLERLE SÜSLÜYORLAR
Çomakdağ kadınları baş, vücut ve ayaklarına çok değişik giysi ve takılar takıyor. Baş kısmına desenli pazen türü kumaştan yapılan, üstten büzülerek takılan ve adına “taka” denilen başlığın altına gelen ön kısmına sık bir şekilde 30 tane 10’luk altın diziliyor. Takanın iki cundan tutturularak çene altından geçirilen “Sakındırak” adı verilen ince bez bandın üzeri ipek veya boncuk işlemeli. Bu tür baş bezemeye yörede “Tura” deniliyor. Yeni evlenenlerde, takanın üst kısmından aşağıya doğru önden görünecek şekilde, 15 sıra açık kahverengi boncuklar bir dizi halinde sarkıtılıyor. Boncukların uç kısımlarına ise 20’lik altınlar takılıyor. Bu bezemenin adı da “askı.” Tura ile birlikte birleştirildiğinde “askılı tura” adını alıyor. Evlendikten yaklaşık bir yıl sonra askılar çıkartılıp sadece tura kullanılıyor. Takanın üstüne, askı ve turalar dışta kalacak şekilde kırmızı bordo renginde ipek krepten bir bant sarılır ve bu bandın adına “kollu” deniliyor. Başın tamamı yerli ipek dokumadan yapılan ve “Çemperi” denilen bir örtü ile kapatılıyor. Örtünün uç kısımları kısa saçaklı. Çemperi’nin uç kısımları başın üstünden bağlanarak kulaklar dışarda bırakılırsa, bu tip bağlamaya yörede “çetebaşı” adı veriliyor. Başlara her türlü bezemeden sonra başın muhtelif yerlerine mevsim çiçekleri fesleğen, mor-sarı çiçekler ile zeytin dalı gibi bitkiler takılıyor.
EVLERİ SANAT ESERİ
Çomakdağlı kadınların kıyafetleri kadar köydeki evler kendine has mimari bir üslup taşıyor. Taştan yapılan ama çimento kullanılmadan örülen duvarlarda killi derz harcı kullanılmış. Sanat eseri niteliğinde olan Çomakdağ evlerinin bacaları da estetik görünüşleriyle ilgi çekiyor. Yöreye özgü kayrak taşından yapılan baca tepelerinde yarım ay ya da kartal başı şeklinde figürler yer alıyor. Çomakdağ’da evlerden önce duvarlarla çevrili bahçeye, yöredeki adıyla ‘hayat’a giriliyor, sonra da ahşap bir merdivenle üst kattaki önü açık, ahşap sundurmaya ulaşılıyor. Günümüzde veranda olarak tanımlanan, kadınların toplandığı, yemek hazırladığı, misafirlerini ağırladığı, dikiş diktiği, kanaviçe işlediği bu alanın Çomakdağ köylerindeki adı ise ‘ayazlık’ olarak geçiyor. Evlerin dış görünüşleri kadar içleri de oldukça renkli ve etkileyicidir. Tavan süslemeleri ve kapılar ahşap oyma sanatının örnekleriyle dolu.
BEZ BEBEKLERİ DE ÜNLÜ
Önceki yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü ile Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünce pilot köy seçilen Çomakdağ’da “Geleneksel Giysili Bebek Projesi” ile kadınlar, geleneklerini bez bebeklere taşıdı. Bebekler yurt içi ve dışında çok sayıda fuarlarda tanıtıldı. Köye gelen yerli ve yabancı turistler, bez bebeklere ilgi göstererek satın alıyor.
DİLLERE DESTAN ÇOMAKDAĞ DÜĞÜNLERİ 4 GÜN SÜRÜYOR
Kadınların kıyafetleri, evleri kadar Çomakdağ’ın 4 gün süren düğünleri de dillere destan durumda. Ritüellerle ilerleyen düğünlerin ilk gününden son gününe kadar kültür şöleni yaşanıyor. Düğüne davet için komşulara ve akrabalara Okuntu denilen havlu, gömlek, mendil, şapka, ayakkabı gibi hediyeler gönderilirken damat evine bayrak asılıyor. Düğünlerin ilk günü misafirlere dibekte buğday dövülerek keşkek hazırlanıyor, erkekler zeybek oyunları oynuyor. Akşam gelin evine nişan bohçası getirilip, altın takılıyor. İkinci gün gelinin köyde gezdirildiği hamam gezmesi, gelin evinde kına gecesi yapılırken, damat evi ise oğlan dolandırması ile eğleniyor. Üçüncü gün şeker paralama sonrasında damat ve yakınları bayrakla gelin evine giderek davul zurna eşliğinde aldıkları gelini at üzerinde köyde dolaştırıp damat evine getiriyor. Eve girerken kapı eşiğine yağ ve bal sürülüyor, düğüne gelenlerde zeybek oyunları oynayarak eğleniyor. Dördüncü gün duvak eğlencesi ile gelinin akrabalarına hediyeler verilip, damat evinde yenilen yemek ve eğlence ile düğün sona eriyor.
Haber :Esma Turan